Tıpta düşük, gestasyonun 20. haftasından önce klinik olarak kabul edilmiş bir gebelik kaybı olarak tanımlanmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) düşüğü, 500 g veya daha düşük ağırlığa sahip bir embriyo veya fetüsün atılması veya çıkartılması olarak tanımlamaktadır. Aslında “Embriyo” terimi gebeliğin 10. haftasında doğru terim olmasına rağmen, bu konuda “fetus” terimi kullanılmaktadır.
Düşük öyküsü olmayan kadınlarda düşükleri önlemede en önemli müdahalele prekonsepsiyonel ve prenatal danışmanlık ve bakımdır. Düşüklerde farmakolojik tedavinin (örn.Östrojen, vitaminler) etkili olduğu bulunmamıştır. Çoğu düşükler önlenebilir değildir, zira düşükler kromozomal anormallikler vakaların yaklaşık% 50’sini oluşturur.
Düşük için risk faktörleri şunları içerir:
Anne hastalığı (örneğin diyabet, tiroid hastalığı, trombofili) – Prekonseptik ve doğum öncesi bakım, hamilelik sırasında fetusa veya anneye düşük veya diğer olumsuz etkilere neden olabilecek koşullar için rutin tarama ve optimal hastalık yönetimini kapsamalıdır.
Düşükler belirli virüslerden de kaynaklanmaktadırlar. Özellikle; sitomegalovirüs, herpesvirüs, parvovirüs ve kızamıkçık virüsü, sporadik düşüklere veya tekrarlayan gebelik kaybına neden olabilmekte ve (örneğin kromozomal veya mendel anormallikleri, luteal faz defekti) kaynaklanabilmektedir. Diğer nedenler arasında ise immünolojik anormallikler, majör travma ve uterin anormallikler (örneğin miyom, yapışıklık) bulunur. Çoğu zaman bunların sebebini tespit etmek oldukça güçtür.
Düşük açısından risk grupları ise:
- 35 ve üzeri yaş,
- Düşük öyküsü,
- Sigara kullanımı,
- Bazı ilaçların kullanımı (örneğin uyuşturucu, alkol, yüksek doz kafein),
- Annede kontrolsüz kronik hastalıklar (örn. Diyabet, hipertansiyon ve belirgin tiroid rahatsızlıkları),
Düşük Belirtileri Nelerdir?
Genellikle gebelerde görülen düşüklerin belirtileri ve semptomları ;
- Kramp,
- Kanamalar en önemli düşük belirtisidir (kahverengi veya parlak kırmızı),
- Vajinal akıntı ve lekelenmeler (pembemsi-kırmızı mukus),
- Karın bölgesinde yaşanan ağrılar,
- Ateş ve halsizlik,
- Bulantı ve kusma,
- Pelvik ağrı ,
- Sırt ağrıları ,
- Ağrı ve kanamanın birlikte olması düşük ihtimalini arttırır.
Geç düşük ise zarlar koptuğunda sıvı akışı ile başlayabilir. Bu durumda hemoraji nadiren büyüktür. Böyle bir durumda dilate serviks, kürtajın kaçınılmaz olduğunu gösterir. Eğer gebelik materyali spontan düşükten sonra uterusta kalırsa, bazen günlerce saatlerce geciktikten sonra vajinal kanama olabilir. Bunun yanı sıra ateş, ağrı ve bazen sepsise neden olan enfeksiyon gelişebilir.
Düşük Teşhisi Nasıl Konulur?
Anne adayında yaşanan düşük teşhisi muayene ve ultrason incelemesiyle konulmaktadır. Anne adayında görülen vajinal kanama acil değerlendirmeyi gerektirir. Önce doktor tarafından hastadan detaylı bir öykü alınarak gebelik yaşı hesap edilmeye çalışılır. Bununla birlikte ağrı ve parça düşme öyküsü araştırılır. Ek olarak kan basıncı ve nabız gibi hayati belirtileri kaydedildikten sonra muayene edilerek rahim içinden gelip gelmediği,kanamanın miktarı, rahim ağzında açıklık olup olmadığı ve vajina içinde gebeliğe ait parça bulunup bulunmadığı araştırılır. Daha sonra ultrason incelemesiyle bebeğe ait kalp atımlarının varlığı kontrol edilir. Doktor tarafından düşük tanısına ulaşıldıktan sonra hastanın durumuna göre kürtaj yapılıp yapılmayacağına karar verilir. Düşüklerde kanama varlığında ayırıcı tanı çok önemlidir. Çünkü ;dış gebelik ve mol gebelik gibi anormal gebeliklerin varlığında da benzeri yakınma ve bulgular olabilmektedir. Bazı durumlarda tam olmayan düşük ya da kürtaj sonrası içeride kalan ufak parçaların atılmasını kolaylaştırmak ya da kanamayı azaltmak amacıyla rahim kasılmasını sağlayan ilaçlar verilebilir.
Düşük Tedavisi Nasıldır?
Tıpta düşük tehdidi durumunda fazla tedavi alternatifi bulunmamaktadır. Hastanın yapacağı en uygun davranış aktivitelerini kısıtlamasıdır. Aktivite kısıtlamasının derecesi de kanamanın şiddetine göre değişmektedir.
Genellikle hafif koyu renkli kanama varlığında ağır fiziksel aktivite kısıtlaması yeterli olur. Bu gibi durumlarda anne adayının gününü genelde yatakta dinlenerek geçirmesi, eğer çalışıyorsa kanama tamamen kesilene kadar çalışmaya ara vermesi gerekmektedir. Ayrıca yemek yemek ve tuvalete gitmek dışında yataktan pek fazla çıkmaması uygun bir yaklaşım olacaktır.
Anne adayının kanamasının daha şiddetli olduğu durumlarda ise kesin yatak istirahati gereklidir. Böyle bir durumda gebenin hastaneye yatırılarak izlenmesi daha uygun olur. Gebe yemek yemek ve tuvalete gitmek için dahi yataktan çıkmamalıdır. Tüm ihtiyaçlarını yatakta gidermelidir.
Aslında gerçekçi olmak gerekirse düşük ile sonuçlanacak bir gebeliği herhangi bir tedavi ile devam ettirebilmek mümkün değildir. Sadece günümüzde tıpta sıkça kullanılan bir kaç hormon takviyesi vardır. Tıpta Sıkça Kullanılan Düşük Önleyici İlaç ve Düşük Önleyici İğneler Şunlardır:
ASPİRİN
Düşük ile ilgili bilinmesi gerekenler ise:
DÜŞÜKLERE ENGEL OLMAK İÇİN
Sevgili anne adayları düşüklere engel olmak için öncelikle düşük nedenlerini iyi bilmeniz gerekir. Ayrıca bir sonraki gebeliğinizi planlarken bu nedenleri iyi bilmek size büyük avantaj sağlayacaktır. Şunu unutmayın karnınızdaki ceninde görülen anormallikler en çok rastlanan düşük nedenidir. Öte yandan gebelik öncesinde ve gebelik döneminde sağlıklı bir yaşam biçimi düşüklerin engellenmesine yardımcı olacaktır. Gebelik öncesinde sağlıklı bir yaşamın ve gebeliğe hazırlanma sürecinin önemli olduğunu bilmeniz gerekir. Bu amaçla gebe kalmadan 1 yada 2 ay öncesinde günlük 0,4 mg folik asit desteği almaya başlanmanız gerekir.
Ayrıca sağlıklı yiyecekler tüketmeniz, düzenli olarak egzersiz yapmanız, stresinizi azaltmanız, kilonuzu normal sınırlarda tutmanız gerekir. Özellikle sigara içmekten ve sigara dumanına maruz kalmaktan kesinlikle kaçınmalısınız. Ek olarak gebe kalmaya çalışırken ve gebelik sürecinde aynı şekilde alkolden de kesinlikle uzak durmanız gerekir. Ayrıca çay, kahve gibi kafeinli içecekleri de mümkün olduğunca azaltmalı ve günlük 1- 2 bardaktan fazlasını içmemelisiniz.
Gebelik döneminde düşüklerden kaçınmak için ayrıca aşağıdaki önlemleri de almanız gerekir:
Aspirin düşük tehdidi görülen gebelere sıkça verilen bir ilaçtır. Ama progesteron gibi düşüğü,yani preeklempsiyi ve rahim içi gelişme geriliğini engellemek amacıyla gebe kadınlara rutin aspirin kullanmalarını önermeyi destekleyecek yeterli bilimsel kanıt bulunmamaktadır.
PROGESTAN
Bu tedavi için en son söylenmesi gereken şeyi ilk başta söyleyelim. Progesteron hormonu düşüğü engellemez ! Bildiğiniz gibi progesteron yumurtlamadan hemen sonra yumurtalıklardan salgılanan ve rahimin içini döşeyen endometrium tabakasının desteklenmesini sağlayan bir hormondur. Eğer erken gebelikte yumurtalıktan bu hormonu salgılayan kısım (korpus luteum) çıkartılırsa gebelik düşük ile sonuçlanır. Ayrıca adet siklusunun ikinci yarısında progesteronun yetersiz salgılanması Luetal Faz yetmezliği olarak adlandırılmaktadır. Ancak bu durumun tanısı ve tedavi gerektirip gerektirmediği konusunda şüpheler hala vardır ve bilimsel alanda fikir birliği sağlanamamıştır.
PROGESTAN
Bu tedavi için en son söylenmesi gereken şeyi ilk başta söyleyelim. Progesteron hormonu düşüğü engellemez ! Bildiğiniz gibi progesteron yumurtlamadan hemen sonra yumurtalıklardan salgılanan ve rahimin içini döşeyen endometrium tabakasının desteklenmesini sağlayan bir hormondur. Eğer erken gebelikte yumurtalıktan bu hormonu salgılayan kısım (korpus luteum) çıkartılırsa gebelik düşük ile sonuçlanır. Ayrıca adet siklusunun ikinci yarısında progesteronun yetersiz salgılanması Luetal Faz yetmezliği olarak adlandırılmaktadır. Ancak bu durumun tanısı ve tedavi gerektirip gerektirmediği konusunda şüpheler hala vardır ve bilimsel alanda fikir birliği sağlanamamıştır.
Genellikle günümüzde klinik çalışmalarımız sırasında hiçbir öyküsü ya da risk faktörü olmadığı halde hamilelere “düşük yapma ya da prekelempsi gelişmesin” diye aspirin ya da progestan başlandığına şahit olmaktayız. Bunun dışında daha sık karşılaşılan bir diğer uygulama ise hafif bir kanama varlığında bile doktorlar tarafından progestan verilmesidir. Oysa ki ultrasonda bebeğin kalp atımlarının görülmesi %90-96 bu gebeliğin kanamaya rağmen düşük ile sonuçlanmayacağını kanıtlamaktadır.
Şu unutulmamalıdır;gebelikte hiçbir ilaç yarar potasiyeli zarar potansiyelinden fazla olmadıkça, bir başka deyişle mecbur olmadıkça kullanılmamalıdır.
Düşük ile ilgili bilinmesi gerekenler ise:
- Düşük tüm gebeliklerin% 10-15’inde görülür.
- Düşük nedeni genellikle bilinmemektedir.
- Dilate serviks, kürtajın kaçınılmaz olduğu anlamına gelir.
- Düşük teşhisinin onaylanması ve klinik kriterler, ultrasonografi ve kantitatif Beta-HCG’ye dayalı türün belirlenmesi gerekmektedir.
- Spontan düşük sonrası anne ve babaya duygusal destek sağlamak oldukça önemlidir.
DÜŞÜKLERE ENGEL OLMAK İÇİN
Ayrıca sağlıklı yiyecekler tüketmeniz, düzenli olarak egzersiz yapmanız, stresinizi azaltmanız, kilonuzu normal sınırlarda tutmanız gerekir. Özellikle sigara içmekten ve sigara dumanına maruz kalmaktan kesinlikle kaçınmalısınız. Ek olarak gebe kalmaya çalışırken ve gebelik sürecinde aynı şekilde alkolden de kesinlikle uzak durmanız gerekir. Ayrıca çay, kahve gibi kafeinli içecekleri de mümkün olduğunca azaltmalı ve günlük 1- 2 bardaktan fazlasını içmemelisiniz.
Gebelik döneminde düşüklerden kaçınmak için ayrıca aşağıdaki önlemleri de almanız gerekir:
- Zararlı kimyasal maddelerden ve radyasyondan uzak durulmalıdır.
- Güvenlik önlemlerine mutlaka uyulmalıdır. Ağır ve tehlikeli sporlardan uzak durulmalıdır.
- Hekimin tavsiye etmediği hiç bir ilacı içmemek gerekir.Gebelik boyunca alınacak ilaçları mutlaka hekim tavsiyesiyle almak gerekir. İlaçları belirtilen şekilde kullanmak gerekir.
- Enfeksiyonel hastalıklara karşı dikkatli olunmalı ve x-ray ışınları gibi zararlı etkenlerden uzak durulmalıdır.
- Gebelik boyunca ve gebelik sonuna kadar doktor kontrollerini düzenli olarak yaptırılmalı ve asla aksatılmamalıdır.
Yazıyı beğendiniz mi?
Hiç yorum yok
Yorum Gönder