SON YAYINLAR
latest
Tokluk kan şekeri değerleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Tokluk kan şekeri değerleri etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

GESTASYONEL DİYABET

Gestasyonel diyabet nedir ve gestasyonel diyabet kimlerde görülür,riskleri nelerdir?
GESTASYONEL DİYABET(GEBELİK ŞEKERİ)NEDİR?
Tıbben daha önceden diyabeti olmayan bir gebede ikinci trimester ve sonrasındaki bir zamanda(24.haftadan sonra) diyabet ortaya çıkmasına gestasyonel diyabet (gebelik şekeri) adı verilmektedir.
Fetusun gelişmesini sağlamaya yönelik olarak gebelikte glikoz metabolizmasında önemli değişiklikler meydana gelmektedir. Plasentadan salgılanmakta olan HPL (Human placental lactogen) adlı hormon gebelikte fetusa yeterince glikoz gitmesini sağlamak amacıyla insülinin kan şekerini düşürücü etkisini frenlemektedir. Böylelikle gebelikte doğal bir hiperglisemi (şeker seviyesinde yükselme) eğilimi ortaya çıkmaktadır. Bu eğilim bazen,bazı gebelerde patolojik boyutlara ulaşabilir. Özellikle HPL'nin en etkili olduğu dönem olan 24. gebelik haftasından itibaren anne adayı diyabetik hale gelebilmektedir.

Gestasyonel Diyabet Kimlerde Görülür?
Günümüzde gebelik şekeri tüm anne adaylarının yaklaşık %5'inde ortaya çıkmaktadır. Gebelikle birlikte görülen şeker hastalıklarının %90'ı gestasyonel diyabet özelliklerini taşır.

Gestasyonel Diyabet Gelişme Riskinin Yüksek Olduğu Anne Adayları:
  • Daha önce anomalili bebek doğurmuş,ölü doğum yapmış ve iri bebek (4000 gram üzerinde) doğurmuş; birden fazla sayıda düşük yapmış olan,
  • Daha önceki gebeliğinde veya gebeliklerinde gestasyonel diyabet geçirmiş olan,
  • Gebelik öncesi kilosu normalden fazla olan,
  • Yaşı ileri olan (35 yaş ve üzeri),
  • Birinci derece akrabalarından birinde diyabet geçmişi olan,
  • Tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu ya da mantar enfeksiyonu olan anne adayları,
  • Mevcut gebeliğinde bebeği gebelik haftasına göre daha iri ve ilerde olan,
  • Gebelik boyunca fazla kilo almış olan veya kilo almaya devam eden;
  • Nedeni açıklanamayan polihidramniyos (amniyos sıvısının artması) saptanan,
  • Bebeği beklenmedik bir şekilde ölen,
  • İdrarda bakılan albümin sonucunda glikoz çıkışı saptanan ya da diyabet belirtileri gösteren (çok yemek yeme ve su içme, bol idrar yapma gibi) gebelerde de gestasyonel diyabet mevcut olabilir ya da gebeliğin kalan kısmında gelişebilir.


Gebelikte Şekerin Yükseldiği Nasıl Anlaşılır? 
  • Sık idrara çıkma,
  • Ağız kuruluğu,
  • Susuzluk hissi,
  • Yemekten sonra uyku hali,
  • Vücutta şişlik(ödem)olması,
  • Ani kilo artışı veya ani kilo kaybı,
  • Sürekli yorgunluk hissi,
  • Ellerde ve ayaklarda ağrı olması şekeri yükselen insanlarda ve gebelerde aynı belirtileri göstermektedir.
Eğer bunlardan bir kaçı bile sizde mevcutsa gebelik şekeri teşhisiniz konmadıysa acilen doktorunuza başvuru yapmalısınız.

Gestasyonel Diyabet Nasıl Teşhis Edilir?
Gebelikte Şeker Hastalığı Tarama Testi (PPG)
Gebelik şekeri tanısı konan anne adaylarının yaklaşık olarak yarısında yukarıda bahsedilen risk faktörlerinden hiç biri bulunmaz,bulunmayabilir. Bu sebeple hiç bir şikayeti olmasa bile tüm anne adayları 24.-28. gebelik haftalarında, diyabet gelişme riskinin en yüksek olduğu dönemde şeker hastalığı tarama testine tabi tutulmaktadırlar. Yani bu haftalar arasında her gebenin şeker yükleme testi yaptırması hem kendi sağlığı için,hem de bebeğinin sağlığı için son derece önemlidir.

(PPG) Yani postprandial glikoz (gıda alımı sonrası glikoz) gıda alımından bağımsız olarak herhangi bir zamanda suda çözünmüş 50 gram saf glikoz içirilmesinden bir saat sonra tokluk kan şekeri değerleri ölçülür. Bu testte bozukluk çıkması mutlaka diyabet olduğunu göstermez. 50 gram testi yüksek çıkan anne adaylarına 100 gram ile oral glikoz tolerans testi (şeker yükleme testi) (OGTT) uygulanarak kesin tanı konur. PPG'de bozukluk çıkan anne adaylarının ancak %15'lik kısmında gestasyonel diyabet saptanmaktadır.

Gebelikte Şeker Hastalığı Tarama Testi (Şeker yükleme testi) (OGTT)
Bu testle de öncelikle anne adayının açlık kan şekeri değerlerine bakılır. Anne adayının 12 saatlik bir açlık süresi sonunda açlık kan şekeri değerleri ve suda çözünmüş 100 gram glikozun içilmesinden bir, iki ve üç saat sonra damardan kan alınarak tokluk kan şekeri değerleri ölçümü yapılır. Kanda bakılan bu dört ölçümden iki ya da daha fazlasının yüksek çıkması durumunda gestasyonel diyabet tanısı kesinleşir. Bu testi bazı doktorlar tek seferde 75 gram yükleme yaparak da uygulamaktadırlar. Bu test sonucunda da sağlıklı sonuçlar alınmaktadır.
Ölçümlerinden yanlızca biri patolojik çıkan anne adayları yakın takibe alınır. Ama bu anne adaylarında da belli bir süre sonra OGTT tekrarlanır. Gestasyonel diyabet gelişme riski yüksek olan anne adaylarında ise tanı için şeker tarama testi (PPG) değil, direkt olarak şeker yükleme testi (OGTT) yapılır. Test normal çıksa bile 32.-34. gebelik haftaları arasında tekrarlanır.

Gebelik Şekerinin Yarattığı Riskler Nelerdir?
Gebelerde gestasyonel diyabet tanısı konduktan sonra ,tedavisi ya diyetle ya da insülin kullanılarak yapılır. Ayrıca gebelikteki şekerde tablet şeklindeki şeker düşürücü ilaçlar bu tedavi için kullanılmaz.

Gebelik şekeri çıkan anne adayları genellikle insülin tedavisinden korkarlar ve bebeklerinde de şeker hastalığı ortaya çıkacağı endişesi taşırlar. İşte bu yüzden kan şekerlerini normale döndürerek bebekte gebelik döneminde veya doğum sonrası ilk günlerde ortaya çıkması muhtemel durumların önüne geçilmesi açısından insülin tedavisi oldukça başarılıdır. Bu sebepten dolayı insülin tedavisi önerilen anne adaylarının bu tedaviyi korkmadan kabul etmeleri ve uygulamaları önemlidir. Bazı durumlarda da yapılan diyetle gebede görülen şeker kontrol altına alınır. Bu durumda insülin kullanımına gerek kalmamaktadır. Anne adayı diyetine devam etmeli,sık sık kontrole gitmeli ve belirtilen aralıklarda ölçümlerine devam etmelidir.

Kontrol altına alınmamış gebelik şekerinde anne adayı için var olan tehlikeler ise;
  • Eğer gestasyonel diyabet uygun bir şekilde kontrol altına alınmazsa piyelonefrit (böbrek enfeksiyonu) gibi ciddi enfeksiyonların ortaya çıkma olasılığı artar. Ayrıca gebede dirençli vajinal kandidiyazis (mantar) gelişebilir.
  • Gestasyonel diyabette ve özellikle de diyet ile kontrol altına alınabilen tipinde preeklampsi (gebelik zehirlenmesi) gelişme riski normal gebeliklerle eşit orandadır.


Kontrol altına alınmamış gebelik şekerinde bebek için oluşan ve oluşabilecek tehlikeler ise:
  • Gestasyonel diyabet bebekte organ gelişimi tamamlandıktan sonra ortaya çıkan bir durum olduğundan bu anne adaylarının bebeklerinde anomali ortaya çıkma riski normal gebeliklerle eşit orandadır.
  • Anne adayının kan şekerinin yüksek seyretmesi gebeliğin tüm dönemlerinde bebeğin anne karnında aniden ölme riskini artırmaktadır. Özellikle bu risk kan şekeri kontrolü ve tedavisini aksatan anne adaylarında daha yüksektir.
  • Eğer kan şekeri yüksekliği kontrol altına alınmazsa,anne karnındaki bebeğin normalden iri olmasına, amniyos sıvısının artmasına neden olabilir.
  • Ayrıca gestasyonel diyabetlilerin, özellikle de kan şekeri kontrol altına alınabilen anne adaylarının bebeklerinin akciğer olgunlaşmasının normal anne adaylarına göre daha geç olduğuna dair bir bilimsel veri de bulunmamaktadır.
  • Gestasyonel diyabeti olan ve kontrol altına alınmayan gebeliklerde anne adaylarının bebeklerinde antenatal dönemde fetal distres ve bebekte oksijen azlığı) gelişme riski normal gebeliklere göre çok daha fazladır.
  • Yine kontrol altına alınmamış gestasyonel diyabette doğum eylemi esnasında bebek açısından bazı problemler ortaya çıkabilir. Bu anne adaylarının bebeklerinde antenatal dönemde (doğum öncesi) ve intrapartum dönemde (doğum eylemi esnasında) fetal distres ve bebekte oksijensizlik belirtileri) daha sık gelişir.
  • Kontrol altına alınmamış olan gebelik şekeri bebeğin irileşmesine neden olabilir. İri bir bebekte ise doğum esnasında doğum eyleminin yavaş seyretmesi ya da durmasının yanında, vajinadan çıkım esnasında omuz takılması gibi problemler ortaya çıkabilir.
  • Bebek doğduktan sonra ise özellikle doğum eyleminin hemen öncesinde ya da doğum eylemi esnasında kan şekeri yüksek seyreden annelerin bebeklerinde başta hipoglisemi (kan şekeri düşmesi), hipokalsemi (kalsiyum düşüklüğü) ve hiperbilirubinemi (bilirubin yüksekliği) olmak üzere yenidoğan problemleri de ortaya çıkabilir.
Sevgili gebeler şunu unutmayın;tüm bu sayılanlar gestasyonel diyabet tanısı konduktan sonra diyet ya da gerektiği durumlarda insülin kullanılarak kan şekerinin etkili bir şekilde kontrol altına alındığı durumlarda daha az sıklıkla ortaya çıkar. Bu sebepten dolayı gestasyonel diyabeti olan anne adayı tanı konduktan sonra tüm gebelik boyunca sıkı bir takipte tutulmalıdır, normal gebelikten daha fazla sayıda kontrole çağrılmalı ve daha fazla sayıda tetkik yapılmalıdır.

Diyabetli anne adaylarının gebelik muayeneleri nasıl olmalıdır? 
Diyabet tanısı konan bir anne adayının takibi normalden farklıdır. Tanı konduktan hemen sonra ya da önceden diyabetli olduğu bilinen bir anne adayında genel gebelik muayeneleri yapıldıktan sonra tüm vücut sistemleri ayrıntılı olarak gözden geçirilmelidir. Bu anne adayları daha sık aralıklarla antenatal kontrollere çağrılmalı ve bu antenatal kontrollerin her birinde kan şekeri ölçümleri değerlendirilerek diyetin ve/veya insülin tedavisinin etkinliği gözden geçirilmelidir. Gerekli durumlarda ise tek başına diyet tedavisinden vazgeçilerek diyet+insülin tedavisine geçilebilir. İnsülin tedavisi yetersiz geldiği görülen anne adaylarının ise insülin dozları tekrar ayarlanmalıdır. Belirli bir gebelik haftasından sonra fetal iyilik hali testlerine (NST) başlanmaktadır.

Gestasyonel diyabeti olan bir anne adayının gebelik boyunca kan şekerini evinde düzenli olarak kontrol etmesi, verilen diyete ve alıyorsa insülin tedavisine uyması ve doktorunun çağırdığı aralıklarla kontrole gitmesi gerekmektedir. Ayrıca kontrollerde insülin dozlarının tekrar ayarlanması, ya da diyetin tekrar ayarlanması veya yanlızca diyet alanlarda diyete ek olarak insülin tedavisine geçilmesi gerekebilir. Yapılan bu kontroller esnasında ultrason incelemesiyle bebekte irileşme, polihidramniyos (amniyos sıvısı artışı) aranır. Belirli bir gebelik haftasından sonra (genellikle 28. hafta) fetusun iyilik hali NST gibi testlerle haftada bir ve bazen belli bir gebelik haftasından sonra daha sık araştırılmaktadır.

Sevgilli gestasyon gebeler bebeğinizin hareketlerine duyarlı olmanız gerekir. Her bebeğin kendine özgü hareket etme alışkanlığı vardır ama gestasyon bir gebe bebeğinin az oynamaya başladığını fark ederse geç kalmadan bu durumu doktoruna haber vermelidir.

Gestasyonel diyabeti olan ve insülin kullanan bir anne adayı belli bir gebelik haftasından sonra (genellikle 38. hafta) hastaneye yatırılarak izlenir. Bu aşamada ise fetal iyilik hali testleri sıklaştırılır, kan şekerleri düzenli olarak kontrol edilmeye devam edilir ve doktor tarafından gerek görülürse tekrar insülin doz ayarlaması yapılabilir. Gebeliğin sonuna doğru ise doktor ve gebe arasında doğum şekli hakkında karar verilir.

Doğumun Zamanı Ve Şekli Konusunda Karar Verilmesi
Gestasyonel gebede iri bebek ya da başka bir nedenle sezeryan gerekli değilse diyabetli anne adayı normal doğum yapabilir. Doktoru tarafından normal doğum yapmasına izin verilen anne adayları doğum eylemi esnasında CTG ile sürekli bebek kalp atışları monitorizasyonuna tabi tutulurlar ve en ufak bir olumsuzluk bulgusunda doğum sezeryan ile gerçekleştirilir. Şu da önemli bir konudur,diyabetik anne adayının doğum yapacağı hastanenin yenidoğan ünitesinin diyabetik anne çocuğu bakımı konusunda tecrübesi olmalıdır. Bununla ilgili doğumdan önce hastanenin yeni doğan yoğun bakım ünitesi ile ilgili bilgi almanızda fayda vardır. İnsülin kullanmakta olan gestasyonel diyabetli annelerde doğumun hemen sonrasında insülin ihtiyacı azaldığından insülin dozları tekrar ayarlanmaktadır. Ayrıca gebeliklerinde gestasyonel diyabet tanısı konmuş olan annelere lohusalık bitiminde 75 gram glikozla OGTT (şeker yükleme testi) uygulanır. Bu test normal çıksa da annenin sonraki gebeliklerinde ya da hayatının ileri ki dönemlerinde şeker hastalığına yakalanma riskinin diğer insanlara göre daha fazla olduğunun unutulmaması gerekir.

HİPERGLİSEMİ

Hiperglisemi nedir,hipergliseminin tedavisi,belirtileri ve nedenleri nelerdir?




Hiperglisemi (Yüksek Kan Şekeri) Nedir?
Tıpta hiperglisemi yüksek kan şekeri demektir. Bu rahatsızlık diyabet hastalarını etkileyen bir durumdur. Diyabet hastalarında görülen hiperglisemiye yol açan faktörler arsında; gıda ve fiziksel aktivite seçimleri, hastalıklar, diyabet dışı ilaçlar kullanmak veya yeterli miktarda kan şekeri düşürücü ilaç kullanmamak bulunmaktadır.
Gebelik döneminde de gestasyonel diyabet dışında hiperglisemiye yakalan veya gebelikten önce hiperglisemi olan anne adayı sayısı oldukça fazladır.
Hipergliseminin tedavisi oldukça önemlidir. Çünkü bu rahatsızlık tedavi edilmediği takdirde, hiperglisemi şiddetli bir hale gelebilmekte ve ciddi komplikasyonlara neden olabilmektedir. Uzun vadede süren bu rahatsızlık şiddetli olmasa da, kalıcı hiperglisemiye, gözleri etkileyen görme bozukluklarına, böbreklere, sinirlere ve kalbi etkileyen komplikasyonlara sebebiyet verebilmektedir.

Hiperglisemiye sahip olan bir hastanın yüksek olan kan şekeri seviyesi şu şekilde tanımlanmaktadır:
Açlık Kan Şekeri Değerleri
Yemek yemeden önce 130 mg / dL’den (miligram / desilitre) daha yüksek olması hali.
Tokluk Kan Şekeri Değerleri
Yemek yedikten iki saat sonra eşit veya 180 mg / dL’den (miligram / desilitre) daha yüksek olması hali.
Bu değerler dışında normal olan kan şekeri, şeker hastalığınızın türüne ve çocuk ya da yetişkin olup olmadığınıza ve bazı durumlara bağlı olarak değişmektedir.

Hiperglisemi (Yüksek Kan Şekeri) Belirtileri
Hiperglisemi yani yüksek kan şekeri, özellikle durum uzun vadede devam ederse, yani kronik hiperglisemi halini alırsa, çeşitli belirtiler ortaya çıkabilmektedir. Bununla beraber, çoğu akut veya geçici hiperglisemi ya da hiperglisemi başlangıcı vakalarında belirtiler yaşanmamaktadır.
Akut hiperglisemi ve kronik hiperglisemi ile ilişkili olan üç ana belirtiyi şöyle açıklamak mümkündür:
Polifaji: Kişide görülen açlığın artması ya da aşırı açlık olarak tanımlanmaktadır. Bunun sebebi ise,diyabet ilaçların alınması sonucu ortaya çıkan düşük kan şekeridir. Bir yemekten sonra yapılmayan bir doz insülin eksikliği ve çok fazla fiziksel aktivite, kan şekerinin düşük olmasına ve açlığın artmasına neden olan diğer faktörler arasındadır.
Polidipsi: Kişide oluşan aşırı susuzluğu ifade etmektedir. Genellikle şiddetli ağız kuruluğuna yol açmaktadır.
Poliüri: Kişide aşırı ve anormal derecede fazla miktarda idrarın geçişi anlamına gelmektedir.


Diğer hiperglisemi belirtileri arasında şunlar bulunmaktadır:
  • Bulanık görme,
  • Yaraların yavaş iyileşmesi,
  • Açıklanamayan kilo kaybı,
  • Düzenli olarak idrar yolu enfeksiyonları yaşama,
  • Mantar enfeksiyonlarına yatkınlık.
Çok yüksek kan şekeri seviyeleri, aşağıdaki gibi daha şiddetli belirtilere neden olabilmektedir:
  • Sıvı kaybı,
  • Mide bulantısı,
  • Kusma,
  • Bilinç kaybı,
  • Koma .
Eğer hiperglisemi hastalığı tedavi edilmiyorsa veya edilmemişse, keton olarak adlandırılan toksik asitlerin, kan ve idrarda (ketoasidoz) birikmesine neden olabilir. Bu durumun belirtileri ise şunları içerebilmektedir:
  • Meyve kokulu nefes,
  • Mide bulantısı ve kusma,
  • Nefes darlığı,
  • Ağız kuruluğu,
  • Zayıflık,
  • Karışıklık,
  • Koma,
  • Karın ağrısı .

Diyabet Çeşitleri Ve Belirtileri
Aslında diyabet belirtileri kan şekerinizin ne kadar yükseldiğine bağlı olarak değişebilmektedir. Bazı hastalar, özellikle de pre-diyabetik veya tip 2 diyabet olanlar, diyabet başlangıcında belirti yaşamayabilir. Ancak tip 1 diyabet de ise belirtiler hızlı bir şekilde ortaya çıkma eğilimi göstermektedir ve daha şiddetli olabilmektedir.

Tip 1 ve tip 2 diyabetin bazı belirtileri şunlardır:
  • Susuzluk yaşama,
  • Sık idrara çıkma,
  • Aşırı açlık,
  • Açıklanamayan kilo kaybı,
  • İdrarda keton oluşu (ketonlar, yeterli insülin olmadığında ortaya çıkan kas ve yağ parçalanmasının bir yan ürünüdür),
  • Yorgunluk,
  • Sinirlilik,
  • Bulanık görme,
  • Yavaş iyileşen yaralar,
  • Diş eti,vajinal enfeksiyon veya cilt enfeksiyonları gibi enfeksiyonların sık yaşanması, 
Tip 1 diyabet kişide her yaşta gelişebilir. Ama buna rağmen, genel olarak, çocukluk ya da ergenlik döneminde ortaya çıkmaktadır. Tip 2 diyabet ise,kişilerde daha yaygın olarak her yaşta ortaya çıkabilmektedir. Ancak 40 yaşından büyük kişilerde daha sık görülmektedir.

Hiperglisemi (Yüksek Kan Şekeri) Nedenleri
Yüksek kan şekeri yani hiperglisemi sadece (diabetes mellitus) yani diyabeti olan kişilerde görülmektedir. Diyabet hastası olan bir kişi yeterli insülin üretilememektedir. Ya da vücutta üretilen bu insülin kullanılamamaktadır. Bu nedenden dolayı, glikoz yani şeker kanda kalmaktadır. Kanda bulunan bu fazla glikoz pek çok belirtiye yol açmaktadır.

Hiperglisemi durumunu tetikleyen pek çok faktör (neden) bulunmaktadır. Gelin şimdi hiperglisemiye yol açan bu durumlara bakalım:
  • Çok fazla yemek yemek,
  • Çok az egzersiz veya fiziksel aktivite yapmak,
  • tedavi için verilen diyabet haplarını aksatmak. İnsülin tedavisini atlamak ya da yetersiz uygulamak,
  • Stres, enfeksiyon,hastalık,yaralanma veya ameliyat geçirmek.


Hiperglisemi (Yüksek Kan Şekeri) Tedavisi
Diyabet teşhisi konan bir kişi eğer hiperglisemi belirtileri yaşıyorsa, doktor ona uygun tedaviyi belirlemede yardımcı olacaktır. Bu rahatsızlığa sahip olan hastalara uygulanabilecek bazı tedavi yöntemleri ise şunlardır:

Diyet Değişiklikleri
Bununla ilgili örnek vermek gerekirse; kek, tatlı,pasta veya şekerli içecekler gibi kan şekeri düzeylerinin yükselmesine neden olan gıdalardan kaçınılmalıdır.

Bol Sıvı Tüketimi
Bildiğiniz gibi diyabet nedeniyle kişide susuzluk hissi daha da artmaktadır. Öte yandan, her insan için bol sıvı tüketimi oldukça önemlidir.

Düzenli Fiziksel Aktivite
Günlük olarak yapabileceğiniz,yürüyüş gibi hafif ve düzenli egzersiz özellikle de kilo vermenize yardımcı olmaktadır. Bunun sayesinde de kan şekeri seviyeniz düşebilmektedir.

İnsülin Dozunun Doğru Ayarlanması
Doktorunuz size uygun olan insülin dozu hakkında bilgi verecektir.
Ayrıca,aralıklarla kan şekeri seviyelerinin düzenli olarak kontrol edilmesi ve idrarda keton denilen maddelerin (diyabetik ketoasidoz ile bağlantılı olarak) olup olmadığının test edilmesi önerilmektedir.

Hiperglisemi Ameliyatı
Tip 2 ,yani hiperglisemi diyabetin tedavisi için herhangi bir ameliyat bulunmamaktadır. Fakat tetikleyici faktörleri kontrol altına almak için diğer tıbbi koşullara karşın ameliyat uygulanabilmektedir. Örneğin, obezite probleminiz varsa mide cerrahisinden (bariatrik cerrahi) yararlanılmaktadır.

Hiperglisemi İçin Hangi Doktora Gidilir?
Eğer hiperglisemiden şüpheleniyor veya hiperglisemi iseniz bunun  teşhisi ve tedavisi için aile hekimi, dâhiliye uzmanı (iç hastalıkları uzmanı), çocuk doktoru, endokrinolog (metabolizma hastalıkları uzmanı) ve diyetisyenden yardım alabilirsiniz.