SON YAYINLAR
latest
GE etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
GE etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

SÜT DİŞLERİ

Süt dişleri,Çocuklarda süt dişleri ne zaman çıkar?,Çocukların süt dişleri ne zaman dökülür?,Süt dişleri kaç adettir?,Süt dişlerinin bakımı nasıl olur?,GE,


Süt Dişleri Ne Zaman Çıkar?
Bebeklerde ilk dişler genellikle 6 aylıkken diş etlerinden sıyrılarak çıkmaya başlar. Çıkan bu ilk süt dişleri, genellikle iki alt ön dişlerdir. Sonrasında da ilk dört ön diş ortaya çıkmaya başlar. Bunun ardından, diğer dişler yavaşça, genellikle üst ya da alt çenenin her iki tarafında, çift çift gelmeye başlar. Çocuklarda süt dişlerin tamamı ise 2 ile 3 yaşından ,6-7 yaşına gelene kadar ağızda bekler.

Süt Dişleri Kaç Adettir?
Çocuklarda süt dişlerinin çıkması tamamlandığında, alt çenede 10 adet, üst çenede 10 adet olmak üzere toplam 20 adet süt dişi bulunmuş olacaktır. Bu sayı bazı durumlarda fazlalık ya da azlık şeklinde değişiklik gösterebilir. Çocuğun diş sayısında görülen normalden fazla farklılıklar genellikle genetik nedenlere bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Çıkan bu dişler sayı farklılıklarının yanı sıra, şekil bozuklukları ve sıralanma yanlışlıkları da oluşturmaktadır. Çocuktaki eksik ya da fazla dişleri saptamak ileride oluşabilecek kapanış bozukluklarını önlemekte oldukça faydalıdır.

Bebeğinizin ilk yıllarında her 6 ay için, yaklaşık 4 dişi çıkar. Kız çocuklarında süt dişleri genellikle erkeklerden daha erken çıkmaktadır. Çocuklarda genellikle alt dişler, üst dişlerden önce gelir. Her iki çenede de dişler,çifter çifter gelmektedir. Süt dişleri, ondan sonra gelecek olan kalıcı dişlerden daha küçük ve daha beyaz renktedir. 2 veya 3 yaşlarına gelen bir çocuğun yaklaşık olarak tüm süt dişleri çıkmış olmalıdır.


Dört yaşlarından sonra ise, çocuğun çene ve yüz kemikleri anotomik olarak büyümeye başlar ve bu, süt dişleri arasında boşluklar yaratır. Bu gelişim aşaması, daha büyük olan  kalıcı dişlerin ortaya çıkması için gerekli olan alanı sağlayan mükemmel bir doğal büyüme sürecidir. Çocuklar 6 ve 12 yaşları arasında olduğunda ağızlarında hem süt dişleri, hem de kalıcı dişlerin bir karışımı bulunmuş olur.

Çocukların Süt Dişleri Ne Zaman Dökülür?
''Anne dişim düştü!”. Bu cümleyi söyleyen her çocuk hayatının büyük bir dönüm noktasına girmiştir. Çıkan süt dişleri, kalıcı dişlerin çıkması için dökülmek zorundadır. Genellikle çocukların süt dişlerinin dökülme süreci,ilk çıktığı andan itibaren 6 yıl ya da daha fazla sürebilmektedir. Çocuklar 6 yaşlarına geldiklerinde süt dişleri, kalıcı dişlere yer açmak için gevşemeye başlar. Bu aşama bazı çocuklarda 4 yaşında, bazılarında ise 7 yaşında görülebilir; fakat genellikle daha geç ya da daha erken değildir. Çocuğun ağzında çıkan bu dişler genellikle çıktıkları sıraya göre düşerler. Yani ilk çıkan ilk düşer. Çocuklar için heyecan yaratan süt dişlerini düşürmek, her çocuğunuzun muhtemelen sabırsızlıkla beklediği bir şeydir. Bu değişim çocuğun gelişimi açısından bir geçiş dönemidir. Süt dişleri çıkan bir çocuğa; diş hekiminden bir randevu alacağınız günler yakındır.

Süt dişleri,çocukların ilkokul çağında dökülür, fakat bunun zamanı her çocukta farklıdır. Çocuklarda süt dişlerini düşürme sürecinin yani ortalama yaş grubunun ilkokul çağı olduğunu unutmayın. Bununla berbaber, çocuğunuzun diş sağlığı ile ilgili endişeleriniz varsa eğer,bu konuyla ilgili olarak diş hekiminize danışabilirsiniz.

Üsttede söylediğimiz gibi her çocuğun gelişimsel aşamasına göre dişlerin dökülme süreci farklılık gösterir. Genelde çoğu çocuk ilk dişlerini, anasınıfı veya birinci sınıf arasındaki yıllarda düşürür. Yani 6-7 yaş arasındaki dönemlerde düşürmektedirler. Sizin çocuğunuzun ilk dişini düşürmesi, 8. yaş gününden sonrasına denk gelse de endişelenmeyin lütfen. Diş dökülmesi ile beraber dişlerin hangi sırayla döküldüğü de çok önemlidir. Bazı çocuklarda, kalıcı dişlerin bir kısmı eksik olabilmektedir. Eğer çocuğunuzda gözlemlediğiniz diş problemleri ya da ailede eksik dişler varsa, çocuğunuzun diş hekiminin haberdar olmasını sağlayın.

Süt Dişlerinin Bakımı
Süt dişleri çocukların ağızlarında kısa bir süreliğine kalacak olsa da, onların hayatında önemli rol oynarlar. Süt dişleri:
  • Kalıcı dişler için alan oluştururlar.
  • Çocuğun yüzüne normal görünüm kazandırılar.
  • Çocuğun iyi beslenmesine yardımcı olurlar.
  • Dişler çocukların net konuşma geliştirmelerine yardımcı olurlar.
  • Süt dişleri,kalıcı dişlerin sağlıklı bir başlangıç yapılmasına yardımcı olurlar.
  • Süt dişlerinde oluşan enfeksiyonlar ve çürüme reaksiyonları kalıcı dişlere zarar verebilir. Ayrıca süt dişlerde oluşan bu çürükler, çocukta çiğnemeyi zorlaştırır ve çocuğunuzun yiyecekleri reddetmesine neden olur. Bu sebepten dolayı, süt dişlerinin bakımı ihmal edilmemelidir.


Süt Dişi Çürüklerinin ve Erken Süt Dişi Kayıplarının Meydana Getirdiği Sorunlar
  • Çocukta erken düşen dişler,çiğneme zorluğu nedeniyle beslenme yetersizliği oluşturur. Bu da çocuğun gelişim ve büyüme aşamasını yavaşlatmaktadır.
  • Erken düşen dişlerden kaynaklı yüzde estetik kaybı ve psikolojik problemler oluşur. Yani çocuğun ön dişlerin kayıplarında, çirkin görüntü ortaya çıkmasına ve onunla kimse dalga geçmesin diye, çocuğun gülmeyi unutup köşeye çekilmesine neden olur. Ayrıca ruhsal olarak içine kapanık bir çocuk haline getirir. 
  • Ağızda oluşan aşırı çürük nedeniyle kök ucunda enfeksiyon oluşmasıyla çocuğun genel sağlığının bozulmasına neden olur. Bununla beraber yüksek ateş, yüzde kızarıklık, halsizlik, bitkinlik ve iştahsızlık gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır. Çocuklarda görülen enfeksiyonların yayılma hızı yüksek olduğundan aynı zamanda baş boyun bölgesi damarlarla zengin olduğundan dolayı aşırı enfeksiyonlar çocuk için çok tehlikelidir. Bu durumlarda zaman kaybetmeden çocuğu hasta hastaneye kaldırmanız gerekir.
  • Ayrıca oluşan bu enfeksiyon süt dişi altında bulunan daimi dişlere zarar verebilir. 
  • Erken çekilen süt dişlerin boşluklarına doğru komşu dişlerin hareket edip alttan gelecek olan daimi dişler için uygun alan kalmayıp dişlerin sürme bozuklarına neden olmaktadır ve çocuğun ağzında böylece dizim ve ortodontik problemler meydana gelmektedir.
  • Yine erken düşen veya erken çekilen süt dişlerinden kaynaklı çocukta konuşma ve fonasyon problemleri meydana gelir. Özellikle de ön süt dişlerin erken kaybı,çocuğun bazı harflerin doğru telaffuzunu imkânsız kılar.

GAZ SANCISINA NE İYİ GELİR?

Gaz sancısına ne iyi gelir?,Gaz sancısı nedir?,Gaz çıkarma yöntemleri,Bebeklerde gaz sancısı belirtileri,Gaz sancısına ne iyi gelir?,GE,
Her çift için bir bebek dünyaya getirmek muhteşem bir duygudur elbette. Ebeveynler gebelik serüveni boyunca heyecanla ebeklerini kucaklarına alacakları günü beklerler .  Bebekler doğduktan sonra bazı sağlık problemleri ortaya çıkabiliyor. Bunların başında ebeveynlerin korkulu rüyası olan bebeklerde gaz sancısı gelmektedir. Bu problem bebeklerin uyku ve beslenme düzenini bozarak huzursuz edebilmektedir. Şunu unutmayın sevgili ebeveynler. Ebeveyn olmanın ilk şartı o minik şeyin bakımını en doğru şekilde yapabilmenizdir. Bebek bakımı konusunda doğru bakım ise bilgi gerektirir, ciddiyet ve emek ister. Yaşayacağınız bu problem üzerinden yola çıkarak; gaz sancısı nedir, neden olur ,bebeklerde gaz sancısına ne iyi gelir ve gaz çıkarma yöntemlerine değineceğiz.

Gaz Problemi Nedir?
İnsan vücudunda  besinlerin sindirimi sırasında gerçekleşen faaliyetler sonucu gaz açığa çıkar.  Çıkan bu gaz, sindirim kanalında dolaşarak karında şişkinlik hissi yaratır. Genelde gaz midede oluştuğunda gurultu, kalın bağırsakta oluştuğunda osuruk, mideden yukarı kısımlara ulaşırsa geğirmek gibi belirtilerle dışarı atılmaktadır. Vücutta herhangi bir nedenden dolayı oluşan gazın dışarı atılamamasıyla beraber ortaya çıkan semptomlara gaz problemi denmektedir. Gaz sancısı yetişkinlerde görülse bile yaşanılan sancıya anlam verilemeyip, korkudan hastanelerin acil servislerine götüren bir  problemdir. Bu problem bebeklerde de büyük sorun oluşturmakta ve panik yaratmaktadır.


Bebeklerde Gaz Probleminin Oluşma Nedenleri
Üstte bahsettiğim gibi sindirim faaliyetleri sonucu vücutta gaz oluşmaktadır. Fakat aşağıdaki etmenler de miniklerde gaz oluşumunu normalin üzerine çıkararak karın ağrısı, gaz sancısı gibi problemlere sebep olabiliyor. Bu nedenler;
  • Omurilik soğanı, yeni doğan bebeklerde tam gelişmediğinde sindirim sisteminin de iyi çalışamaması sonucu bağırsak hareketlerinin yetersiz olması nedeniyle gaz oluşur.
  • Bebeğin emzik veya anne göğsü emerken sık sık hava yutması nedeniyle yine gaz oluşur.
  • Anne sütüyle beslenen bebeklerde memeyi doğru kavrayamamasından dolayı hava yutması sonucu gaz oluşur.
  • Biberonla beslenen bebeklerde hava yutulması sonucu gaz oluşur.
  • Anne sütünde oluşan ya da formül mamanın bebekte sindirimi konusundaki oluşturduğu problemler sonucu gaz oluşur.
  • Ek gıdaya geçiş sürecinde bebeğe verilen mercimek, bulgur, karnabahar, brokoli, lahana, kuru fasulye  vb. yiyeceklerin sindirimi esnasında diğerlerine göre daha çok gaz oluşur.
  • Soğuk algınlığı, crohn,çölyak, huzursuz bağırsak sendromu gibi rahatsızlıklar da gaza neden olur.
  • Bebeğin sık sık ağlaması da gazın başlıca nedenleri arasındadır.

Bebeklerde Gaz Sancısı Belirtileri
Sevgili ebeveynler bir problemle baş edebilmenin ilk koşulu,önce o problemi ve belirtileri tanımaktır. Her rahatsızlıkta olduğu gibi gaz probleminde de bir bebeğin vereceği en önemli belirti ağlamaktır. Ancak bu belirti her zaman tek başına yeterli değildir. Eğer bebeğiniz ağlarken bacaklarını yukarı doğru çekiyorsa ve kıvranma hareketleri yapıyorsa, bunların yanında karnında belirgin bir şişlik varsa ve guruldama sesi geliyorsa, bunların yanında kokulu ya da kokusuz osuruyorsa ya da geğiriyorsa bebeğinizin huzursuzluk sebebi büyük bir olasılıkla gaz problemidir.

Ayrıca vücutta biriken ve dışarı atılmakta zorlanan gazın etkisiyle bebekler ağlama nöbetleri de geçirip gecelerce uykusuz kalabilirler. Haliyle uykusuz geçen geceler hem ebeveynlerin hem de miniklerin düzenini bozmakta ve huzursuzluk yaratmaktadır. Bu konuda sizlere yardımcı olabileceğini düşündüğüm gaz çıkarma yöntemlerini ve gaz sancısına ne iyi gelir bunları paylaşacağım.


GAZ ÇIKARMA YÖNTEMLERİ 
Bu yöntemler bebeğe uygulayacağınız masaj dışında uygulanan en etkili temel yöntemlerdir.

Bebek Omuzda
Bu pozisyonu uygulamak için bebeğin yüzü size dönük olacak şekilde kucağınıza alın. Bir eliniz bebeğin poposunun altını desteklerken, diğer elinizle bebeğin sırtına hafifçe vurun ya da hafifçe bastırarak sırtını ovalayın. Bu yöntemi uygularken eğer bebeğin midesi doluysa kusabilir. O yüzden omuzunuza ağız bezi ya da bir havlu koymak iyi bir fikir olur.

Bebek Kucakta
Bebeğin yüzü dışarıya bakacak şekilde kucağınıza oturtun. Bu esnada bir elinizle bebeğin koltuk altından kavrayın ve diğer elinizle hafifçe sırtına vurun ya da sırtını ovalayın.

Bebek Kolda
Bu pozisyon için önce bebeği yüzü koyun konumuna getirin. İsterseniz bir yastığın üstüne yatırın başını yan çevirerek,isterseniz de düzlerinizin üstüne koyun. Bebeğin yüzü yere bakarken başını, boynunu ve göğüsünün üst kısmını bir elinizle destekleyin. Boşta kalan elinizle de hafifçe sırtına vurun ya da sırtını ovalayın.

GAZ SANCISINA NE İYİ GELİR?
Peki gaz sancısına iyi gelen bitkisel yöntemler nelerdir? Gelin bunlara bakalım.

Rezene
1 ya da 2 tatlı kaşığı rezene tohumunu 4 fincan suda yaklaşık 10 dakika boyunca kaynatın. Soğuduktan sonra gün içerisinde 2 kere tüketin.

Anason ve kimyon
Kimyon ile anasonu suda kaynatarak süzün. Bebeğinize yemek yedirmeden 10 dakika önce 2 çay kaşığı kadar tüketmesini sağlayın.

Elma sirkesi
Bebeğiniz sıvı tüketebiliyorsa suyuna bir iki damla elma sirkesi damlatarak gazını hafifletebilirsiniz.

Sıcak havlu
Çok sıcak olmayacak şekilde havluyu ısıtın ve bebeğinizin ayaklarına sarın.

NOT:Bu bitkiler genellikle bebeklerde sıklıkla kullanılan ve hekimlerin de rahatlıkla önerdiği bitkilerdir. Yine de bunları kullanmadan önce lütfen çocuk doktorunuza danışınız.

EMEKLEYEN BEBEKLER

Emekleyen bebekler,Bebekler ne zaman oturmaya başlar?,Bebekler kaç aylıkken oturur?,Bebeklerde sürünme aşamaları,Sürünen bebek,GE,

BEBEKLERDE EMEKLEME

Bilindiği gibi bir bebeğin gelişimi aşamalı olarak gerçekleşmektedir. Bu gelişimsel aşama da öğrenilen bir becerinin diğer bir becerinin ortaya çıkmasına yardım ettiği anlamına gelir. Öncelikle bu eylemde, bebekler basit şeyler yapmaya başlar ve daha çok öğrendikçe daha karmaşık yeteneklere sahip olurlar.

Bu konuda örnek verecek olursak eğer; bebekler yürümeye başlamadan önce emekleme aşamalarından geçerler. Bu aşamalar sayesinde bebekler bir yerden diğerine gitmek için hareket ederler ve bacaklarını kullanmaya hazır hale gelirler. Bu sırada anatomik olarak sinir sisteminin bölümleri birbiriyle koordineli olarak çalışır. Vücuttaki her bölüm diğerleriyle ilerişim kurar ve böylece bebeğin becerileri doğru şekilde gelişir. Vücutta yaşanılan bu gelişim doğrusaldır, baştan aşağı yani (sefalokaudal olarak) gelişimde de belirtildiği gibi yukarıdan aşağıya doğru gerçekleşir. Diğer yandan merkezden dışa gelişim, vücudun merkezinden başlayıp çevresine doğru yayılır. Bu olay anotomik olarak böyledir. Sizin de bu konuda eminim birden çok sorunuz vardır. Genellikle anneler bebeklerinin gelişimsel olarak geride kalmalarını istemediğinden bu konuda belli bir süre içerisine bu eylemi koyarlar ve kendilerini şartlandırırlar. Aslında bu olay gelişimsel olarak bebekten bebeğe göre değişir. Yani her bebek 8.aydan sonra emeklemeye başlamaz. Ya da her bebek 1 yaşından sonra yürümeye başlamaz. Bu konuda aklınıza binlerce soru geldiğine eminim. O yüzden bu yazımda önce emekleyen bebekleri anlatacağım,ardından emekleme aşamalarını ve bebekler ne zaman oturmaya başlar gibi bir çok konuya değineceğim.


Emeklemenin Aşamaları Nelerdir?
Öncelikle emekleme eylemiyle ilgili unutmamanız gereken bir konu vardır. Her çocuk emekleme aşamasından geçmek zorunda değildir ve her çocuğun kendi hızında geliştiği unutulmamalıdır. Bu konuyu farklı bir şekilde anlatırsak eğer, bazı bebekler emeklemeye gerek duymadan yürümeyi öğrenebilir. Bu normal bir durumdur. Ayrıca emekleme bebeklerde 9 aylıkken aşamalı olarak başlar.

Emekleme eyleminde vücuttaki hareketin gelişimi kaba motor becerileri ve ince motor becerileri olarak ikiye ayrılmaktadır. Vücuttaki duruş kontrolü, hareket kabiliyeti ve vücut koordinasyonu kaba motor becerilerine dahildir. El-göz koordinasyonu ve grafomotor becerileri vb. ise ince motor becerilerine dahildir. Bu beceriler sayesinde önce çocuğun kollarını desteklediğini ardından da dönmeye başladığını ve başını dik tuttuğunu gözlemleyebilirsiniz. Haliyle kazandığı bu yetenek sayesinde ona bazı yeni beceriler yüklenir. Emekleme ve yürüme eylemi vücuttaki bazı dönme hareketlerini zorunlu kılar. Bunlar omuzlar ve kalça ile bağımsız işler ve senkronizedir.

Emekleme aşamasında bebeğin kazandığı beceriler şunlardır:
  • Kol ve bacak gelişimi,
  • Koordinasyon,
  • Bedensel boyut,
  • Ahenk,
  • Emeklemeyi teşvik etmek için ipuçları,
  • Emekleme aşaması sayesinde bebekler konuşma,dokunma, yön, algı,görme, denge ve farklı türlerde hareketleri geliştirirler.

Şimdi size vereceğim bir kaç ipucu sayesinde bebeğinizin emeklemeyi daha kolay öğrenmesini sağlayabilirsiniz. Eğer siz de bebeğinizin kendi başına aşağıda sıralayacağım şekilde hareketler gördüyseniz veya görürseniz, size vereceğim tavsiyeleri uygulabilirsiniz:
  • Eğer bebeğiniz oturuyorsa, ona ellerini ileri doğru yönelterek yardım etmeniz iyi olur. Bunu yaptığınızda, bebeğiniz dizlerini biraz kırmalı ve ufak bir itmeyle ayaklarını arkaya doğru çevirmelidir. Bu şekilde bebeğiniz emekleme pozisyonunu almış olur.
  • Eğer bebeğiniz elleriyle hareket etmeye başladıysa veya başlarsa, siz de onun arkasına geçerek bacaklarını uyumlu şekilde hareket ettirmesini sağlayıp emeklemesini sağlayabilirsiniz. Dikkat etmeniz gereken şey bebeğinizin hareket etmek istemesidir. Bunu yapmak için de vücudunun diğer bölümlerini kullanmasıdır.
  • Çocuğunuz emekleme pozisyonuna geldiğinde, aşamalı olarak oturma pozisyonundan emekleme pozisyonuna geçmeyi de öğrenecektir ve bu şekilde bu pozisyondayken ileri geri hareket edebileceğini anlayacaktır.
  • Bebeğiniz bu aşamalardan sonra yere dizleriyle çömeldiğinde ve bir yerlerden tutunup destek aldığında emeklemeyebilmek için ihtiyacı olan her şeyi tamamlayacaktır. Bundan sonra,bebeğiniz oturmadan emekleme pozisyonuna geçmeye başlayacaktır. Böylelikle bu tekniği geliştirmeye devam edecek ve yaklaşık 12 aylık olana kadar başarılı bir şekilde emeklemeyi sürdürecektir.


Emeklemenin Bebek Gelişimi Yönünden Faydaları
Sevgili ebeveynler bir çocuğun motor aktiviteleri zekasının gelişimiyle de alakalıdır. Örnek vermek gerekirse, yazı yazmayı ele alırsak, bir çocuğun bunu yapabilmesi için ince motor becerilerini geliştirmesi gereklidir. Bu nedenden dolayı emeklemek, bebeğe öğrenme için de önemli faydalar sağlamaktadır. Bunlardan bazıları aşağıdaki gibidir:
  • Emekleme hareketinin çapraz düzeni, vücuttaki yer değiştirmeyi mümkün kılan nörolojik işlevi içermektedir. Emekleme esnasında bebek sağ kolu çaprazındaki bacakla ,diğer kolu da aynı şekilde çaprazındaki diğer bacaklar hareket ettimeyi sağlar. Böylelikle bebekler emeklediğinde, omurgalarına yön vermeyi öğrenirler ve daha sonra dik durmayı sağlayacak olan kaslarına yön verirler.
  • Ayrıca emekleme eylemi bebeklerin egzersiz yapmasını ve görüşlerini iyileştirmelerini sağlamaktadır.
  • Yine emekleme sayesinde bebekler gözlerinin ikisini de 30-40 santimetre uzaklığa kadar odaklamayı öğrenirler.
  • Emekleme sayesinde bebeklerin denge kurmayı sağlayan vestibüler sistemleri gelişir.
  • Emeklemek bebeklerin avuç içlerindeki dokunma hissini geliştirir.
  • Emekleme eylemi sırasında bebeklerin el ve göz koordinasyonu da gelişir.
  • Ayrıca bilişsel işlevlerini geliştirerek bilgi rotaları oluşturan beyin yarım kürelerini birbirine bağlamaya fayda sağlar.
  • İleriki yaşlarda yaklaşık 5-6 yaşları civarında çocuğun beyninin yanallaşmasına yardımcı olur.
  • Böylelikle çocuklar, çevresindeki dünyayı keşfederek ve çevreyle etkileşim kurarak iletişim becerilerini geliştirirler.
  • Bebekler için emeklemeyi öğrenmek çok önemlidir ve birçok fayda sağlamaktadır. Size verdiğimiz bu ipuçları sayesinde bebeğinizi emeklemeye teşvik ederek onun en hızlı şekilde emeklemeyi öğrenmesini sağlayabilirsiniz..

BEBEKLER NE ZAMAN OTURMAYA BAŞLAR?
Anneler tarafından sıkça sorulan ve merak konusu olan 'Bebekler kaç aylıkken oturur ya da Bebekler ne zaman oturmaya başlar?' sorusu geldi aklıma. Her anne gibi sizin için de bebeğinizin bağımsızlığını kazanmasını izlemek heyecan vericidir. Bebeklerin büyük başarılarıdan biri, onun ne zaman kendi başına oturabileceğidir ve bunu her ebeveyn bekler. Bu eylemle ilgili bebeğin bu büyük motor becerilerini kazanmasına ve kendi başına oturmasına neler yardımcı olur bunlara bakalım:

O Hazır Olmadan Önce,Siz Hazır Olun!
Öncelikle sizin ne yapacağınızı ve bebeğinizin kendi başına oturmayı öğrenmesini nasıl sağlayacağınızı bilmeniz oldukça önemlidir. En erken bebeğiniz 4 aylıkken veya 9 aylıkken oturmaya başlayabilir. O yüzden bu konuda acele etmeye çalışmayın. Hekimlere göre bebeğinizin önce , boynunu tutması, dengeli olması ve gövde kaslarını kullanabilmesi vb bazı büyük motor becerilerine sahip olduğundan emin olmanız gerekir.

Oturmaya Hazırlanma
Bebeğiniz doğumdan itibaren,yatarak vakit geçirirken boynunu, karnını ve sırt kaslarını güçlendiren hareketler yapar. Bebeklerin kasları bu süreçte genel olarak baştan ayağa güçlenir. Örneğin;bebeğiniz yatarken size bakmak için başını kaldırmaya başladığında o kasların güçlendiğini kolaylıkla anlayabilirsiniz. Bebeğinizin bu büyük motor becerilerini kazanmasına yardımcı olmak için pozisyonunu sık sık değiştirmenizde fayda vardır.

Karın Üzerinde Durma
Bu eylemi yapan bir bebek ilk başta karnının üzerinde olmaktan hoşlanmayabilir. Fakat bunu yapmaya başlaması bile oldukça önemlidir. Karın üzerinde durma hareketi oturması,gelecek kilometre taşları için gerekli olan kaslarını geliştirmesi için çok önemlidir. Bu konuda size önereceğim pozisyon şöyle;göğsünüze bebeğinizin karnını koyarak ve yüzünüz ona bakacak şekilde kucağınıza koyarak onu alıştırmaya çalışabilirsiniz. Bunun dışında koltuk altlarına ve göğsüne onu destekleyen yastıklar koyarak daha rahat olmasını da sağlayabilirsiniz.

Duruş
Genellikle bebekler 3-4 aylık olduğunda başını tek başına tutabilirler. Sizin bebeğiniz bu pozisyonu yaparken sizde onu çevresi destekli bir koltuğa koyabilirsiniz. Ayrıca bebeğiniz koltuktayken onu daima izlediğinizden emin olun. Koltık yastıklarını bebeğinizi desteklemek ve oturmasına yardımcı olmak için de kullanabilirsiniz. Bebeğinizin daha uzun bir süre koltukta oturabiliyor olması o büyüdükçe olacaktır. Bu eylemi yaparken başı ilk başta titreyebilir ama bu sizi endişelendirmesin. Zamanla bebeğiniz kafasını dengeleyip dik tutabiliyor ve daha güçlü olacak.Bebeğiniz bu eylemi yaparken yine ilk başta titriyor olacak. Bu anlarda genellikle devrildiğini görebilirsiniz ama kendini dik tutmayı bu şekilde öğrenecek.

Gövde Dengesi
Dengeyi öğrenen bir bebek ancak tek başına oturabilir. Bu eylem için sağlam gövde kaslarına sahip olmak gerekse de, ihtiyaç duydukları tek şey de bu değildir. Bu beceriyi kazanmasına yardımcı olmak için, önce onu kanepenin bir köşesine yerleştirebilirsiniz. Bu konuda bebeğinizle beraber çalışmak istiyorsanız da,onu kucağınıza alıp bacaklarınızın üzerinde oturtup ona destek olarak güvende olduğundan emin olabilirsiniz.

Ona Yardımcı Olacak Ürünler
Üstte de belittiğim gibi güçlü boyun, üst gövde ve sırtüstü kasların hepsi tek başına oturmak için gerekli olan fizyolojik durumlardır. Siz de bu durumda bebeğinizi yastıklarla destekleyerek ya da yumuşak bir şeylere yaslayarak yardımcı olabilirsiniz. Bunun yanı sıra çocuğunuz koltuğu kullanabilirse ona yardımınızla oturma antrenmanları yaptırabilirsiniz.

Ne Yapabilirsiniz
Hekimler, öğretmenin en iyi yolunun cezbetmek olduğunu söylüyorlar. Örnek vermek gerekirse,bebekler genellikle aynaya bakmayı severler. Siz de isterseniz bir aynayı onun göreceği şekilde havada tutun. Böylece bebeğiniz aynayı görmek için kalkmaya çalışacak ve bu da onu oturmaya teşvik edecektir. Bir diğer kas güçlendirme yöntemi de bebeğinizi kollarının altından tutarak ataklarını yere koymanızdır. Bu durumda bebeğiniz henüz kendi başına bu pozisyonda kalamayacak ama bu konumda tutmanız onun daha fazla güç kazanmasına yardımcı olacaktır. Ayrıca  bebeğinizi sırtüstü koyup, böylece yavaşça ellerinden tutarak oturma pozisyonuna çekebilirsiniz.

Hazır Olun!
Bebeğiniz yalnız başına oturmaya başladıysa sizin onun için önlemler almanızın vakti geldi. Öncelikle bebeğinizin odasında bazı ayarlamalar yapmanız gerekir. Bebeğinizin bu süreçte kolları çok güçlenmiştir ve bir süre sonra pek çok şeyi yapabiliyor olacaktır. O yüzden beşiğinin çevresini kontrol edin ve tehlikeli şeyleri erişemeyeceği yerlere koyun. Örnek vermek gerekirse;karyolasının çevresinin yeterince yüksek olduğundan emin olmalısınız . Böylelikle düşmeyeceğinden ve daha güvende olduğundan emin olursunuz.

Dikkat Edin!
Bebeğiniz her ne kadar bu eylem becerisini kazanmış olsa da hala bir çok şeyi yalnız başına yapamaz. Örneğin,bebeğiniz artık kendi başınıza oturmasına rağmen arabada yalnız oturmaya henüz hazır olmayabilir. O yüzden onu bir süre kucağınızda tutmanızda fayda vardır. Çünkü arabada hızlanma yavaşlama sırasında çocuğunuzun yaralanması riski daha yüksektir.

Sürünme
Bir çok fizyolojik aşamadan sonra bebeğiniz oturmaya alışır ve alt bedeni güç kazanmaya devam eder. Bununla beraber kalçalarını sabit tutmayı ve oturmayı öğrendikten sonra artık kendini hareket ettirebilecek kadar güçlü olacaktır. Ve bebeğiniz bu aşamadan sonra emeklemeye bile başlayabilir. HAZIR OLUN :) !

AŞI TAKVİMİ

Bebek aşı takvimi,Aşı takvimi,Bebeklerin olması gereken aşılar,Bebek aşı tarihleri,GE,
BEBEK AŞI TAKVİMİ

Anne ve babalar bebeğinizi hastalıklardan korumak için, doğumdan itibaren bebeğinizin aşılarını tam ve eksiksiz yaptırmanız gerekir. Hangi aşıların ne zaman yapılacağı konusunda bebeğinizin vücuduna bağışıklık sağlanması istenilen hastalığın bakterisi ufak dozlarda aşı takvimine uygun olarak verilecektir. Böylelikle kolaylıkla takip edeceğiniz aşı takvimi sayesinde, bebeğinizin bu hastalıklara karşı antikor üretmesi sağlanmış olacaktır. Yine bebeğinize yaptıracağınız aşı sayesinde hayatının bir döneminde o bakteri veya virüs ile karşılaştığında o hastalığa karşı savunma mekanizmasına sahip olan bir bebeğiniz olacaktır.

Aşı takvimi Sağlık Bakanlığı’nın belirlemiş olduğu şekilde doğumdan sonraki 14 yılı kapsamaktadır. Sizler de bebeğinizin ve kendinizin aşılarınızı, aşı takvimine uygun bir şekilde, bağlı olduğunuz aile sağlığı merkezlerinde yaptırabilirsiniz. Sizler için Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan aşı takvimini aşağıda paylaşacağım. Şimdi genel olarak ilk 24 ayda hangi aşılar yapılıyormuş detaylı olarak bakalım:

Doğum Anı
Aşı takvimi çizelgesine göre doğumdan hemen sonra bebeğinize Hepatit B aşısının ilk dozu yapılır. Bilindiği gibi Hepatit B, sarılık olarak da bilinen karaciğer üzerinde oluşan bir hastalıktır. Genellikle yeni doğan bebekler, ilk dönemlerde bu hastalığa geçici olarak maruz kalabilirler. Ancak düzenli bakım ve tedavinin ardından sağlıklarına hızlı bir şekilde kavuşurlar. Ama eğer bebek 2 kg’ın altında doğduysa bu bebeklerin aşıları bir süre geciktirilebilir.


1.Ay  Aşı Takvimi
Bebek doğduktan 1 ay sonra aşı takvimine uygun olarak Hepatit B aşısının ikinci dozu uygulanır.

2.Ay  Aşı Takvimi
Anne ve babalar,bebeğiniz doğduktan sonraki ilk rutin kontrollerine mahsus olmak üzere rutin 3 farklı aşı olması gerekmektedir. Bu aşılar,KPA ve 5’li karma aşı’dır. Verem aşısı yani BCG, tüberküloza neden olan mikroorganizmaya bağışıklık sağlanması için uygulanır. Bu aşıdan sonra bazı bebeklerde aşı yapılan yerde ufak bir iz oluşabilir. Karma aşı nedir? derseniz 5'li karma aşının içeriğinde ise aselüler boğmaca,difteri, inaktif polio(İPA),tetanoz ve hemofilus influenza tip B aşısı bulunmaktadır. Bu aşı sayesinde bebeğiniz  yeni doğan tetanozuna,difteriye ve aselüler boğmacaya karşı antibadiler üretecektir. İnaktif polio aşısı da bir çocuk felci aşısıdır. Hib aşısın ise,(hemofilus influenza tip B aşısı)bebekleri menenjite karşı korumak için uygulanan bir aşıdır. KPA aşısı ile de, açık haliyle konjüge pnömokok aşısı ile bebeğiniz pnömokok bakterisinin sebebiyet verdiği orta kulak iltihabı,menenjit ve zatürreye karşı bağışıklık kazanır.

4.Ay Aşı Takvimi

Bu ayda bebeğinize verem aşısı dışındaki bir önceki aşılarının ikinci dozları yapılır. 5’li karma aşı ve KPA aşılarının dozları da yine bu ayda bebeğinize uygulanır.

6.Ay Aşı Takvimi
Bu ayda bebeğinize Hepatit B aşısının üçüncü dozu ile 4. Ayda uygulanan 5’li karma aşının ve KPA aşısının üçüncü dozları uygulanır. Yine bu ay bebeğiniz kendisi için çok da yeni olmayan bir aşı ile tanışır. OPA aşısı, daha önceden yapılan ve bu ayda da olduğu için İPA, yani inaktif polia aşısı ağızdan oral damla olarak tekrar verilir. Böylece bebeğinizin aşı takvimi için ilk 6 ay tamamlanmış olur.

12.Ay Aşı Takvimi
1 yaşında bebeğinize KPA’nın son ve rapel dozu yapılacaktır. Ayrca bu ayda bebeğinize yine yeni bir aşı yapılacaktır. Bu aşı KKK aşısıdır. Açılımı ise kızamık,kızamıkçık,kabakulak aşısıdır. Yine su çiçeği aşısı da bebeğinize bu ayda uygulanmaktadır.


18.Ay Aşı Takvimi
Bebeğiniz 1 buçuk yaşına geldiğinde 5’li karma aşı’nın son ve rapel dozu yapılır. 6.ayda yani bir sene önce yapılmış olan OPA’nın ikinci dozu yapılır ve ilk olarak Hepatit A aşısının ilk dozu uygulanır. Hepatit A ,Hepatit B'nin farklı bir formudur. Daha önceden Hepatit B aşısı olan bebeğinize Hepatit A’ya karşı da bağışık kazanması için bu aşı uygalanır.

24.Ay Aşı Takvimi
Bebeğinizin aşı takvimi çizelgesine uygun olarak bu ay sadece ona bir sene önce almış olduğu Hepatit A aşısının ikinci dozu uygulanır.

Madde madde çocuklarda yapılması gereken aşılar ve ayları.

1.Ayda: Hepatit B

2.Ayda: BCG (Verem), Beşli karma aşı(DaBT-İPA-Hib), KPA


4.ayda: Beşli karma aşı (DaBT-İPA-Hib), KPA


6.ayda: Hepatit B, Beşli karma aşı (DaBT-İPA-Hib), KPA, OPA


12.ayda: KKK(Kızamık, Kızamıkçık ve Kabakulak), Suçiçeği, KPA


18. ayda: Beşli karma aşı(DaBT-İPA-Hib), OPA, Hepatit A


24.ayda: Hepatit A


İlköğretim 1.sınıf: KKK(Kızamık, Kızamıkçık ve Kabakulak), DaBT-İPA, Suçiçeği


İlköğretim 8.sınıf: TD aşısı

ÇOCUKLARDA DİL VE KONUŞMA GÜÇLÜĞÜ

Çocuklarda dil ve konuşma güçlüğü,Çocuklarda konuşma bozukluğu nedenleri,Çocuklarda artikülasyon bozukluğu,Konuşma bozukluğunun tedavisi nedir?,Çocuklarda kekemelik,GE,
ÇOCUKLARDA DİL VE KONUŞMA GÜÇLÜĞÜ

Bildiğiniz gibi konuşmaya başlamanın ilk adımı doğduğumuz an ağlamamızdır. Çünkü anatomik olarak ağlarken ilk çene hareketlerini öğreniriz. Daha sonraki dönemlerde ise anlamlı olmayan, çevreden etkilenerek öğrendiğimiz sesleri çıkartmaya ve pratiklemeye devam ederiz.

Gelişim olarak normal bir çocuk altı aylık dönemde hecelemeye, 9. ayda da ritmik sesler çıkarmaya başlar. Genellikle normal gelişim gösteren çocuklar 2 yaşında konuşmaya başlamaktadırlar. Ardından 3 yaşında daha anlamlı cümleler kurarak çevresi ile iletişim kurmayı öğrenirler.

Eğer üstte belirttiğim süreçler içerisinde çocuk anlamlı cümleler kuramıyorsa,  2 yaşında en az 3 kelimeyi arka arkaya sıralayamıyorsa çocukta konuşma bozuklukları başlamış olabilir diyebiliriz. İletişimin başlıca unsurları duyma, konuşma ve dil'dir. Bu saydığımız 3 somut kavramdan herhangi birinde aksama olursa konuşma bozukluğuna yol açabilir. Şunu unutmayın; çocuklukta tedavi edilmeyen konuşma bozuklukları, ileriki yaşlarda da kişinin iletişimini ve kendini ifade etme özgürlüğünü elinden alır. Bu durumun çocuğunuzun hayatını karartmasına izin vermeyin.


Konuşma Bozuklukları Nelerdir?
Bu konu tıbben ve çocuk gelişimine yönelik olarak 3'e ayrılır. Bunlar;kekemelik,ses bozukluğu ve artikülasyon bozukluklarıdır. Bunları detaylı olarak açıklayacak olursak;

Kekemelik
Konuşma bozuklukları arasında çocuklarda en çok görülen durum kekemeliktir. Eğer çocuğunuz bir cümleyi ya da kelimeyi tamamlamakta güçlük çekiyorsa, sesleri tekrar ediyorsa,kelimeleri de uzatarak konuşuyorsa kekemelik sorunu yaşıyor demektir. Ancak bunun dışında kekemelik sorunun altında yatan farklı sebepler vardır. Bunlar; korku, kıskançlık ve başarısızlıktır. Yani ilk aşamada kekemelik görülen çocukta konuşma bozukluğu var diyemeyiz. O yüzden önce altında yatan neden araştırılmalıdır.

Ses Bozukluğu
Eğer çocuğunuz cümlesine başladığında önce sesi net çıkarıyor ve daha sonrasında sesi kısılıyorsa bu durum ses bozukluğunun işareti olabilir. Ayrıca konuşurken burnundan nefes almadan ve hırıltılı sesler ile konuşmaya çalışıyorsa yin çocuğunuz ses bozukluğu yaşıyor olabilir.

Artikülasyon Bozukluğu
Eğer çocuğunuz konuşma sırasında sesleri doğru çıkaramıyor ya da kelimeleri doğru telaffuz edemiyorsa bu durum tıpta 'Artikülasyon Bozukluğu' olarak adlandırılır. Örnek verecek olursak eğer çocuk “su” yerine ‘tu’ ,‘para’ yerine “paya” diyorsa artikülasyon bozukluğu yaşıyor demektir.

A- Artikülasyon Bozukluğu Türleri
Çocuklarda artikülasyon bozukluğu beş değişik türde görülür. Bunlar;
  • Sesin düşürülmesi veya atlanması (omissions),
  • Ses eklemesi (addittions),
  • Sesin değiştirilmesi (substitülions),
  • Sesin bozulması (disturtions),
  • Engelin ağırlığıdır.

1- Sesin Düşürülmesi Ya Da Atlanması
Bu durum daha çok küçük yaştaki çocuklarda görülür. Yetişkinlerde ise daha seyrek olarak görülür. Bu problem genellikle bir sözcüğü oluşturan seslerin tümü çıkarılmadan sözcüğün söylenmeye çalışılması durumunda ortaya ortaya çıkmaktadır. Daha sade anlatmaya çalışırsak,söylenildiğinde sanki o sözcükte o ses yokmuş gibi söylenir.

Örneğin;
Saat – sat / Araba – arba
Hayvan – ayvan / Kapı – apı
Havlu – avlu / Hava – ava gibi.

2- Ses Eklenmesi
Genellikle çocukların bir kısmı bazı sözcükleri söylerken,aslında o sözcükte olmayan başka sesleri ekleyerek söylerler. Ayrıca sıklıkla birbiri ardına gelen iki ünsüzün arasına bir ünlü ekleyerek söylemeye çalışırlar (Bazı durumalrda başka sesler de ekleyebiliyorlar). Eklenen bu sesler,sözcük başında, ortasında ya da sonunda olabilmektedir.

Örneğin;
Tren – tiren / Saat – sahat
Recep – irecep / Psikoloji – pisikoloji
Spor – sipor gibi.

3-Sesin Değiştirilmesi (substitülions)
Artikülasyon bozukluklarında sık olarak görülenlerden biridir.  Böyle bir durumda sözcük içinde çıkarılması güç gelen bir ses, çocuğa çıkarılması kolay gelen bir sesle değiştirilir. Bu değiştirmeler bazen sözcüğün başındaki seste, bazen de ortasındaki seslerde olur. Bazen de değiştirmeler, sözcük içindeki seslerin yerleri değiştirilerek de yapılabilmektedir.

Örneğin;
Para – paya / Kamyon – kaymon
Takvim – taklim / Köprü – körpü
Yüzük – yüsük / Toprak – torpak gibi.

4- Sesin Bozulması
Üstte saydığım üç duruma da uymayan bazı durumlar da olabilir. Bu durumda çocuk tarafından sözcük oluşturulurken esas çıkarılması gereken ses, olduğundan başka ses ile çıkarılarak konuşulur. Bu da haliyle konuşmayı engelli hale getirmektedir.

Örneğin;
Gelir – gelix – geliy ya da gelüm (x yöresel olarak çıkarılan bir sestir)
Karagöz – kaxgöz – kağagöz gibi.

5- Engelin Ağırlığı
Sevgili ebeveynler her rahatsızlıkta olduğu gibi artikülasyon bozukluğu da kişiden kişiye, durumdan duruma,zamandan zamana değişiklik gösterebilir. Bu sebepten dolayı çocuklarda artikülasyon bozukluğunun konuşmayı engelli hale getirişi değişik derecelerde ortaya çıkmaktadır. Şunu unutmayın; çocukta konuşma içinde geçen seslerin ne kadar çok artikülasyon bozukluğu halinde kullanıldığıdı artikülasyon bozukluğunu ağır hale geldiğinin kanıtıdır. Eğer çocuğunuzda bu oranda gelişmekte olan artikülasyon bozukluğu varsa ve onun konuşmasını anlaşılmaz hale getiriyorsa, çevresinin dikkatini ne söylediğinden çok nasıl söylediği çekiyorsa, çocuğunuzdaki bozukluk oldukça ağır diyebiliriz. Ayrıca artikülasyon bozukluğunu ağır bir problem derecesine getiren unsurlardan biri de yaştır. Genellikle küçük yaşlarda hoşa giden ses değiştirme, çocuklar için yaş ilerledikçe dikkati çeker hale gelmektedir.


Çocuklarda Dil ve Konuşma Güçlüğü Nasıl Ortaya Çıkabilir?
Genellikle çocuklarda dil ve konuşma güçlüğünün başında gelen ve ciddi bir problem olan bu durumun  nedenleri olarak gözlemlenmiştir. Sizin çocuğunuzun da konuşma güçlüğü aşağıdaki nedenlerden birinden kaynaklı olabilir.
  • Çocukta duyma kaybı,
  • Zihinsel engellik veya gerilik,
  • Down Sendromu,
  • Erken doğumlar (prematüre çocuklar),
  • Damak ve çene bozuklukları,
  • Nörolojik problemler,
  • Korku, kıskançlık ve başarısızlık gibi psikolojik problemler(örnek; yeni bir kardeşinin olması, kayıp, travma).

Ayrıca konuşma ve dil bozuklukları gibi  bozukluklar doğum sırasında kaynaklandığı gibi ,çocuğun geçirmiş olduğu bir kaza ve ona benzer durumlardan da kaynaklanabilir. Bunun yanı sıra çocuğun ailesinin gösterdiği şiddet ve korku yaratan davranış ve eğilimler de konuşma bozukluklarının yaşanmasına sebep olmaktadır.

Çocuklarda Konuşma Bozuklukları İçin Aileler Neler Yapmalı?
Sevgili ebeveynler siz de bu konuda çocuğunuza destek olmak adına elinizden geleni yapmalısınız. Bu çocuk için zor bir süreçtir ve belki de hayatı boyunca yaşayacağı bir süreçtir. Bu yüzden ona karşı davranışlarınıza son derece dikkat etmeli ve yaşadığı durumun her ne olursa olsun geçici olduğunu dile getirmelisiniz. Ayrıca çocuğunuzda bu durumlara zemin hazırlayacak hiç bir şeyi yapmayın. Bu konuda da sizlere vereceğim çok önemli tavsiyeler olacak.
  • Öncelikle çocuğunuzla gün içinde mutlaka konuşun ve onun sorularına sıkılmadan cevap verin.
  • Aile içinde yaşadığınız sorunları çocuğunuza yansıtmayın!
  • Çocuklarınıza karşı asla sözel ya da fiziksel şiddet uygulamayın!
  • Asla çocuğunuzun yaşadığı konuşma bozukluğu karşında baskıcı ya da şiddet içeren davranışlar sergilemeyin!
  • Böyle bir durum farkederseniz mutlaka çocuğunuzu bir hekim ve terapiste götürün!
  • Çocuğunuza dönemsel olarak işitme testi yaptırın!
  • Özellikle hamilelik dönemindeyseniz sigara, alkol vb maddeleri kullanmayın,kullanıyorsanız bırakın!
  • Çocuğunuzu kazalardan koruyun ve özellikle araç kullanırken mutlaka çocuğunuza da emniyet kemeri takın. Böylelikle çocuğunuzu beyin hasarına karşı korumuş olacaksınız.

Tedavi Yöntemi Nedir?
Sevgili anne,babalar konuşma bozukluğunun öncelikli tedavi yöntemi konuşma terapisidir. Konuşma bozukluğu gibi bir durumda tıbbi bir müdahaleden önce konuşma için gerekli organların sağlıklı çalışıp çalışmadığı önemlidir ve bu organların kontrolden geçirilmesi gerekir. Ayrıca gırtlak,solunum sistemi ,sinirlerin yapısı ve ilgili beyin bölgeleri ne kadar sağlam olursa çocuk için o kadar uygun bir tedavi süreci gerçekleşir.

Eğer çocuğunuzda böyle bir durum varsa tedavisine elinizden geldiğince erken başlayın.  Bu durumlarda ne kadar erken başlanırsa çocuğun tedaviye cevap vermesi de o kadar erken olacaktır. Bu konuda sınırları kabullenmeli ve tedaviden beklentilerinizi çocuğunuzun kapasitesine göre belirlemelisiniz. Ayrıca uygulanacak olan tedavilerin çocuğunuzun ihtiyaçlarına uygun olarak planlandığına, gereken sıklıkta ve yoğunlukta verilmesine dikkat etmelisiniz.  Aksi halde kapasitenin altında yapılan uygulama çocuk için yetersiz kalacak, üzerinde yüklenme ise çocukta isteksizlik yaratacaktır. Şunu unutmayın anne ve babalar bu rahatsızlığın tedavisi uzun sürelidir. Çocuğunuzla beraber sizinde bir çok konuda çaba göstermeniz gerekir. Gerek duyarsanız siz de psikolojik destek alabilirsiniz.

BEBEKLERDE DİŞ ÇIKARMA

Süt dişi, Ağız ve diş sağlığı, Diş çıkaran çocuğa ne iyi gelir?, Bebek diş ağrısına ne iyi gelir?, Bebeklerde diş ağrısına ne iyi gelir?, Bebeklerde diş çıkarma, GE,
DİŞ ÇIKARMA BELİRTİLERİ VE AĞRISINI YATIŞTIRMA YÖNTEMLERİ

Bebeğinizin minik ağzında dişlerin çıkmaya başlaması katı yiyecekleri yemesi ve büyümesi için büyük bir adım olsa da hem sizin hem de bebeğiniz için oldukça fazla telaş ve rahatsızlık anlamına gelir. İşleri kolaylaştırmak için dikkat edilmesi gereken belirtileri ve diş ağrısını dindirmenin yöntemlerini sizinle paylaşacağım.

BEBEKLERDE DİŞ ÇIKARMA NE ZAMAN BAŞLAR?
Bu tamamen bebeğinize bağlıdır. Bazı bebekler dört aylıkken diş çıkarmaya başlarken bazılarında ise 8 aylıkken bile dişlerin gelmediğini görebilirsiniz. Genel olarak bebeklerin çoğu altı aylıkken diş çıkarmaya başlarlar.

Bu süreçte bebeklerin çoğu huzursuz olup ağlayabilir, geceleri uyanabilir yada uyumakta biraz daha zorluk çekebilirler.

DİŞ ÇIKARMA BELİRTİLERİ NELERDİR?
Bebeğiniz gezegendeki diğer bebeklerle aynı şekilde diş çıkarmayacaktır. Bu nedenle diş çıkarma konusundaki uyarı işaretlerini öğrenmenizde fayda vardır.

Yaygın Belirtiler:
Öksürme gibi sesler çıkaran bebeğinizin ağız bölgesinde fazladan sulanma.
Sıcak ya da kızarık bir yanak.
İçme, yemek yeme veya uyumada sorun.
Bebeğim kulağını çekiyor, parmaklarını ısırıyor veya yüzüne vuruyor.
Daha huysuz ve sürekli sarılmak istiyor.
Şişkin yanaklar.


DİŞ ÇIKARMA AĞRISINI NASIL HAFİFLETEBİLİRSİNİZ?
Bebeklerde Diş Ağrısına Ne İyi Gelir?

DOĞRU DİŞ KAŞIYICIYI BULUN
Bebeğinizin oynayabileceği ve kemirebileceği bir şeyler vermek istiyorsanız ona bir diş çıkarma oyuncağı alın. Kullanılabilecek birçok farklı tür vardır, tümünü incelemenizde fayda var. Farklı dokular ve farklı şekilleri deneyebilirsiniz. Dairesel diş kaşıyıcıları ön dişlerin içinden geçerken en iyi olanıdır. Ayrıca daha uzun ve daha ince tasarıma sahip olanlar azı dişlerinin kaşıntısında bebeğe yardımcı olabilir.

DİŞ KAŞIYICILARI YARIM SAATLİĞİNE BUZ DOLABINA KOYUN
Diş ağrılarını ve ağızdaki yükselen sıcaklığı gidermek için yardımcı olacağından bebeğiniz için buzdolabında kapalı bir hazne tüpü bulundurun ve diş kaşıyıcısını bunun içinde 30 dakika kadar tuttuktan sonra verin. Zaten eğer bebek sütten kesilmişse dolapta dilimlenmiş soğuk salatalık ve bazı meyveleri bulundurmanız, bunları diş çıkarma sürecindeki rahatsızlıkları hafifletici bir atıştırmalık olarak bebeğinize vermeniz de ona bu süreçte yardımcı olacaktır.

BEZLE UYGULAMA YAPIN
Yeni ve temiz bir bulaşık bezini ılık çaya, varsa papatya çayı içine batırarak bebeğinizin ısırmasını sağlayın. Ilık su ağrıyan diş etlerini rahatlatabilir ve dişlerin diş etlerinden geçmesine yardımcı olabilir.

EMZİRMEK VEYA EMZİRMEMEK
Araştırmalar bazı bebeklerin diş çıkarma sırasında daha fazla emzirilmek istediklerini ve bunun dişlerini hizalamalarına yardımcı olduğunu göstermiştir. Ancak emme eylemini diş etlerinde normalden daha ağrılı bulan ve süt emmeyi reddeden bebekler olduğunu da unutmayın. Bu gibi durumlarda eğer bebeğiniz altı aydan daha büyükse (sütten kesmeye hazır) ona püre verebilir veya uygun bir kap ile anne sütü verebilirsiniz. Birkaç gün sonra bebeğinizi tekrar emzirmeyi deneyebilir, onu teşvik edebilirsiniz.

NANE VEYA VANİLYA İLE OVALAYIN
İki çorba kaşığı hindistancevizi yağı ve bir damla nane esanslı yağı bir kapta karıştırın ve bebeğinizin diş etlerine küçük dokunuşlarla uygulayın. Vanilya endişeyi yatıştırdığı kanıtlanmış harika bir doğal sakinleştiricidir.


ANNE SÜTÜNDEN BUZ KÜPLERİ HAZIRLAYIN
Tıpkı burkulmalar ve kas ağrıları için harika olduğu gibi buzlar ağrılı-kaşınan diş etleri için de süper bir yatıştırıcıdır. Anne sütünün bir kısmını buz küpü tepsilerinde dondurun (isterseniz suyla karıştırıp çoğaltabilirsiniz) ve küpü düşürmemeye dikkat ederek bebeğinizin diş etlerine sürtün. (Asla bebeğin ağzına bırakmayın!).

BİR KAŞIĞI SOĞUTUN
Soğuk metal kaşık boğaz ve diş etleri için güzel bir yatıştırıcıdır. Bir çoğunuz bunu duyunca belki de çocukken soğuk kaşığı ağzında gezdirdiğini hatırlamıştır bile :)
Bebeğinizin diline yapışıp zarar verebileceği için kaşığı buzluğa koymak yerine sadece buzdolabında soğutduğunuzdan emin olun.

İHTİYAÇ VARSA AĞRI KESİCİ KULLANIN
Eğer diş çıkaran bebeğinizi yatıştırmak için hiçbiri yeterli değilse ağrısını hafifletmek için az miktarda lokal anestezik içeren şekersiz bir diş jeli bulmak iyi olabilir. Bu konuda bir sürü marka bulunmaktadır, ürünün bebekler için özel yapılmış olduğundan emin olun ve önerilen doza ve sıklığa uyun. Eğer hala acı çekiyorsa bir ilaç yazması için doktora götürmek gerekir.

Fakat unutmamak gerekir ki diş çıkarma sürecinde bebeğin acı çekmesi, ağlaması, huysuzlanması normal bir durumdur. Bunu kendinizde panik veya endişe unsuru yapmayınız.

BAŞKA NELERE DİKKAT ETMELİYİM?
Unutmayın yüksek ateş ve ishal gibi durumlar her zaman diş çıkarma ile ilgili olmayabilir. Kulak enfeksiyonları diş çıkarmaya çok benzer semptomlar gösterebilir bu yüzden eğer diş çıkarmamış ise ve endişeleniyorsanız doktorunuza görünün.

Diş çıkardığı için emmek diş ağrısını tetikleyebilir. Bebeğinizin çok kısa emdiğini yada emmek istemediğini görürseniz sütünüzü ona emme gerektirmeyen farklı kaplardan vermeyi deneyin.

BEBEKLERDE ÖKSÜRÜK İÇİN BİTKİSEL ÇÖZÜM

Bebeklerde öksürük için bitkisel çözüm,Bebeklerde öksürük nedenleri,Bebeklerde görülen öksürük çeşitleri,Bebek öksürüğüne ne iyi gelir?,Öksürük için bitkisel çözüm,GE,
BEBEKLERDE ÖKSÜRÜK İÇİN BİTKİSEL ÇÖZÜM
Öksürük sorunu özellikle yenidoğanlarda ve bebklerde görülür. Bebeklerin bağışıklık sistemi gelişmediği için sıklıkla görülür. Öksürük oluşma nedenleri arasında, bebeğin solunum yoluna kaçan toz gibi maddeler veya üst solunum yolu hastalıkları vardır. Genellikle öksürük sıkıntısı bebek ve çocuklarda birkaç gün içinde kendiliğinden geçer. Fakat öksürükle birlikte eğer bebekte yüksek ateş varsa derhal doktora başvurulması gerekir.

Bebekler Neden Öksürür?
Yetişkin insanlarda olduğu gibi öksürük, bebeklerde de zaman zaman görülebilen ve kendiliğinden geçen bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. bu konuda önemli olan, öksürükle beraber bebekte görülen semptomlardır.
Eğer bebeğinizde dışkıda değişiklik,ateş, uykusuzluk ya da cilt renginde kızarıklıklar görülürse derhal bebeğinizin doktor kontrolünden geçmesi gerekir. Bununla beraber, bebeklerde astım, bronşit gibi kronik hastalıklar nedeniyle öksürük oluşabilir. Böyle bir durum yaşanırsa bebeğin düzenli olarak ilaç kullanması gerekebileceği gibi, beslenme ve uyku düzenine de dikkat edilmesi gerekir. Ayrıca tekrar eden ve geçmeyen öksürük, bebeğinizin huzursuz olmasına, niteliksiz uyku problemine ve beslenme sorunlarına sebep olabilir. Bu sebepten dolayı öksürük sorunu görülen bebeklerde bazı önlemlerin alınması ve tedavinin geciktirilmemesi oldukça önemlidir.

Öksürük Çeşitleri Nelerdir?
Öksürük anatömik olarak bronşçuklardaki havanın, solunum organları tarafından aniden ve gürültüyle dışarı çıkarılması sonucu oluşan bir semptomdur . Bu yüzden öksürük istemsiz bir reflekstir. Vücuta doğal bir mekanizma olarak görülen bu refleks, solunum sisteminin bir savunma aracıdır ve birçok sebep bu refleksi tetikleyebilir.

Öksürük basit bir sedeple oluşabileceği gibi ciddi bir rahatsızlığın da habercisi olabilir. Bu sebepten dolayı, öncelikle bebeğinizin ne tür bir öksürüğe sahip olduğunu ayırt etmeniz gerekir. Yani
bebeğinizin öksürüğünün kuru öksürük mü yoksa başka bir öksürük türü mü olduğunu saptamanız gerekir. Bunu da öksürüğün özelliklerine ve süresine göre ayırt edebilirsiniz. Ben sizlere yardımcı olabilmesi için bebeklerde görülen öksürük çeşitlerini aşağıda belirteceğim.


Islak (Balgamlı) Öksürük
Eğer bebeğinizdeki öksürük ıslak ise balgam ya da mukus içeriyordur. Boğazda görülen balgam ve mukus akyuvar hücreleri içeren bir salgıdır. Bu durumda ise ıslak öksürük bir enfeksiyonun varlığına işaret eder.
Ayrıca enfeksiyon kaynaklı öksürük, beraberinde yüksek ateşi de getirebilir. Bu sebepten dolayı bebeğinizin ateşini sık sık kontrol etmeniz gerekir. Bunun dışında balgamlı öksürük soğuk algınlığında da görülebilir.

Hırıltılı Öksürük
Adından anlayacağınız gibi hırıltı ile birlikte kendini gösteren öksürük çeşididir. Bu öksürüğe neden olan hastalıklar arasında astım ve bronşit vardır.

Krup Öksürüğü
Aslında bu öksürük bir hastalıktan kaynaklanan öksürük çeşididir. Yani bir enfeksiyondan kaynaklanan krup hastalığı sebep olmaktadır. Halk arasında aslında bu hastalık yalancı kuşpalazı olarak da bilinir. Krup hastalığı bebeğin ses tellerinin altındaki bölgeye etki eden, viral ya da bakteriyel bir enfeksiyonun sebep olduğu bir solunum yolu hastalığıdır.
Genelde bu hastalık 6 ay ile 5 yaş aralığındaki çocuklarda görülür ve krup öksürüğü havlama şeklinde çıkan bir ses ile kendini gösterir.

Boğmaca Öksürüğü
Bu öksürük bebeklerde boğmaca hastalığının sebep olduğu öksürük çeşididir. Bu hastalık önce hafif öksürük şeklinde seyrederken daha sonra ciddi öksürük nöbetlerine dönüşmektedir. Bu öksürüğün temel belirtisi ;öksürük nöbetleri esnasında bebeğiniz boğulacak gibi olur ve nefes almakta güçlük çeker.

Psikojenik Öksürük
Psikojenik öksürük genellikle uyku zamanı görülmez. Bebeğinizin uyanık olduğu zamanlarda görülen kuru öksürük çeşididir. Genelllikle gribal bir enfeksiyon sonrası devam etmektedir. Bu öksürüğe psikojenik denmesinin nedeni, bu öksürüğün sebebinin fiziksel olarak açıklanamamasıdır.

Kuru Öksürük
Kuru öksürükle beraber balgam ya da mukus salgısı içermeyen öksürük çeşididir. Bebeklerde görülen kuru öksürük balgam veya mukus içermediğinden hava, akciğerlerden atılırken boğazı daha çok tahriş eder.
Genellikle öksürünce şiddetli bir ses çıkaran bu öksürük çeşidi bazen hafif şiddette de görülebilir. Bunun dışında bazen de soğuk algınlığına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır.

Bebeklerde Kuru Öksürük Görülmesinin Nedenleri
Kuru kuru öksüren bebek için herhangi bir tedavi yöntemi uygulayabilmeniz adına, öncelikle problemin sebebinin ne olduğunu bilmeniz gerekir. İşte bazı olası nedenler;
  • Bu öksürüğe neden olan ilk hastalık soğuk algınlığıdır. Soğuk algınlığı yaşayan bir bebeğin boğazında gıdıklanma ve tahriş olur. Haliyle bu gıdıklanma ve tahriş sonucu da bebeklerde kuru öksürük görülmektedir. Sorun ilerledikçe öksürük artık balgamlı hale gelebilir.
  • Kuru öksürüğe neden olan hastalıklardan biri de griptir. Yani influenza virüsü de denmektedir.
  • Bebeğin bulunduğu ortamda nemin az olması, yani kuru hava ortamı yine kuru öksürük sebebidir.
  • Ayrıca aşırı sıcak hava, bebeklerin boğazında kuruma ve gıdıklanmaya neden olur ve beraberinde kuru öksürük getirebilir.
  • Bulunduğu ortamda sigara dumanına maruz kalan ya da tahriş edici kimyasal maddeleri soluyan bebekte de bu öksürük görülebilir.
  • Bebeklerin boğaz bölgesinin  tahriş olmasının diğer nedeni ise,reflü sonucu midedeki asitli içeriğin ağza gelmesidir. Oluşan bu tahribat ise bebeklerde kuru öksürüğe sebep olmaktadır.
  • Yine boğmaca hastalığı da kuru öksürüğün sebepleri arasında yer alır.
  • Ayrıca büyüme ve gelişme geriliği olan bebeklerde, sık görülen ve bir türlü geçmek bitmeyen kuru ya da ıslak öksürüğün nedeni kistik fibrosis olabilir. Bu konularda kesin teşhis konulabilmesi için doktorunuza başvurmanız gerekir.


Öksürüğün Tedavisi Ve Verilen İlaçlar
Sevgili ebeveynler reçetesiz öksürük ve soğuk algınlığı ilaçları bebekler için kesinlikle uygun değildir. Öksürük ilaçları ve buna benzer ilaçlar, 6 yaşından küçük çocuklarda kullanılmamalıdır.  Çünkü bu ilaçların bazı yan etki riskleri bulunmaktadır. O yüzden doktorunuza gitmeden alacağınız ilaç bebeğinizde risk yaratabilir. Doktorunuz bebeğinize gerekirse en uygun şurubu veya tozu verecektir.
Doktorunuzun bebeğinize vereceği ilaçlar arasında en sık kullanılanı parasetamol ya da bebek ibuprofen ilaçlarıdır. Bu ilaçların doğru dozajda kullanılması gerekir. Bebeklere özel olan parasetamol ilaçlar 4 kilogramdan fazla ve 37. haftadan sonra doğmuş ve 2 ayını doldurmuş bebeklere verilmektedir. Bebeklere özel olan ibuprofen ilaçlar ise, 3 aylıktan büyük ve en az 5 kilogram olan bebekler için uygundur. İlaçlar dışında ılık banyo ve buhar bebeğinizin hava yollarının açılmasına yardımcı olabilmektedir

Bebeklerde Öksürük İçin Bitkisel Çözümler ve Öksürüğe İyi Gelen Yiyecekler
Sevgili anne ve babalar siz de bebeğinizde görülen öksürük sorununu çözmek için bazı doğal yolları deneyebilirsiniz. Fakat 6 aydan küçük olan bebeklerin ek besinler alması zararlı olduğundan, bu yazacakalrım sadece 6 aydan büyük bebekler için geçerlidir. Öncelikle bebeklerde öksürük için bitkisel çözümler nelerdir?derseniz. Sizlere genelde sık kullanılan bebeklerde öksürük sorununu azaltmak için, ılık süt, badem-portakal suyu, adaçayı, ıhlamur, nane limon gibi bitki çaylarını öneririm. Fakat bu çayların 6-12 ay arası bebekler için az miktarda kullanılması önemlidir. Bununla beraber bebeğinize vereceğiniz sıcak içeceklerin ılıtılmış olmasına da dikkat etmeniz gerekir.

Şunu unutmayın! Bebeğinize vereceğiniz bitki çaylarının fazla miktarda tüketilmesi bebeklerde farklı sorunlara yol açabilir. Bunların başında bebekte ağlama, sindirim sistemi problemleri ya da halsizlik gibi sorunların yanı sıra daha ciddi rahatsızlıklar da ortaya çıkabilir. Bu sebepten dolayı bebeklerde öksürüğü azaltmak için bitki çaylarını az miktarda kullanmanız oldukça önemlidir.

Limon
Bildiğiniz gibi C vitamini yönünden zengin olan limon, bağışıklık sistemini de desteklemekte ve vücudu hastalıklara karşı korumaktadır. Limonun anti-bakteriyel ve anti-iltihap özellikleri bulunmaktadır. Ayrıca limon, boğaz ağrısı ve öksürük semptomlarının azalmasına da yardımcı olmaktadır.
Bebeğinizin öksürüğü için;
Önce 4 adet limonun suyunu kabuklarıyla beraber sıkın ve 1 çorba kaşığı dilimlenmiş zencefil ile karıştırın. Ardından üzerine yetecek kadar kaynamış su ekleyin ve ağzını kapatın. Ağzı kapalı şekilde 10 dakika boyunca demleyin. Süzgeçden geçirin ve eşit miktarda ılık su ile seyreltin. Eğer bebeğiniz 1 yaşından büyükse içine biraz da bal ekleyebilirsiniz Bu karışımı bebeğinize birkaç gün boyunca günde bir-iki kere içirin.
NOT: 1 yaşından küçük olan bebeklere bal verilmesi son derece sakıncalıdır. Bu durumda eğer bebeğiniz 1 yaşından küçükse, bal yerine şeker kullanın.

Bal
Bir çok hastalığın şifası olan bal 1 yaşından büyük bebeklerin öksürüğüne de iyi gelmektedir. Balın anti-bakteriyel, antioksidan ve bağışıklık destekleyici özellikleri bulunur. Bu maddeler öksürüğün yumuşamasına ve boğazda oluşan bakterilerin imha edilmesine yardımcı olmaktadır.
Bebeğinizin öksürüğü için;
Önce 2 tatlı kaşığı bal ile 1 tatlı kaşığı limon suyunu karıştırın ve bu karışımı her birkaç saatte bir defa, öksürük iyileşene kadar bebeğinize verin.
Bunun yanı sıra bir kaşık dolusu karabuğday balını da günde birkaç kere çocuğunuza verebilirsiniz.
Ya da isterseniz bir su bardağı sıcak süt içine 2 tatlı kaşığı bal ekleyin ve bebeğinize o şekilde verin. Böylece bebeğin kuru öksürüğünü ve göğüs ağrılarını da dindirmiş olursunuz.
NOT: Asla 1 yaşından küçük bebeklere bal vermeyiniz.

Sıcak Tavuk Çorbası
Yine 1 yaşından büyük olan bebeklerde oluşan öksürükler için sıcak tavuk çorbası en iyi gelen yiyeceklerdendir. Tavuk suyu çorbasının hafif ve besleyici bir özelliği vardır. Bu özelliğin yanı sıra boğaz yolu tıkanıklığın giderilmesine yardımcı olmakta ve antioksidan özelliği sayesinde de iyileşme sürecini hızlandırmaktadır. Tavuk suyu çorbasının etkileri arasında, burun boşluğundaki tüycüklerin işlevlerini desteklemek ve böylece vücuda bulaşıcı hastalıkların girmesini engellemek de vardır. Siz de isterseniz evinizde, organik tavuk ile havuç,ıspanak ve pancar gibi organik sebzeler yardımıyla çorba yapıp çocuğunuza günde 2-3 defa içirebilirsiniz.

Portakal
Yine C vitamini yönünden çok zengin olan portakal, beyaz kan hücresi üretimini destekler ve vücudun mikroplara karşı direncini arttırır. Bundan sebepten dolayı da portakal,öksürük ve boğaz ağrısına da iyi gelmektedir.
Potakal 2 yaşından büyük bebekler için uygundur. Bebeğinize vereceğiniz günde 1-2 bardak taze sıkılmış portakal suyu oldukça faydalıdır. 2 yaşından küçük bebekler için de, eşit miktarlarda ılık su ve portakal suyu ile hazırladığınız su ile seyreltilmiş portakal suyunu verebilirsiniz.

Zencefil
Anti-iltihap, anti-bakteriyel, anti-viral ve anti-tusif (öksürük karşıtı) özellikleri olan zencefil bebeklerde görülen öksürük için oldukça faydalıdır.sunmaktadır.
Bebeğinizin öksürüğü için;
Önce 6 kupa su içerisine, yarım kupa ince dilimlenmiş zencefille beraber 2 adet tarçın çubuğunu ilave edin. Bu karışımı yaklaşık 20 dakika boyunca kısık ateşte kaynatın ve sonra süzgeçden geçirin. Kaynayan karışımın içerisine bal ya da şeker ekleyin. Ardından günde birkaç defa bebeğinize verin.
Eğer bebeğiniz 1 yaşından küçük ise, bu karışıma bal eklemeyin ve karışım hazırlandıktan sonra ılık suyla seyrelttikten sonra içirin.


Diş Otu
Ajvan tohumu diğer adıyla diş otu, bebeklerdeki öksürüğe iyi gelen bir diğer bitkidir. Bu bitkinin anti-bakteriyel ve anti-iltihap özelliklerinin yanı sıra bağışıklık destekleyici özelliği de vardır. Ayrıca diş otu, bebeklerde balgam oluşumunun dışarı atılmasına da yardımcı olmaktadır.
Bebeğinizin öksürüğü için;
Önce yarım tatlı kaşığı diş otu tohumu ile 1 kupa suyu 5 dakika kadar kaynatın ve sonra süzün. Günde birkaç kere bu karışımı çocuğunuza içirin.
İsteseniz de 2 diş kurutulmuş ve fırınlanmış sarımsak ile 1 çorba kaşığı diş otu tohumunu karıştırın. Bu karışımı temiz bir muslin kumaşa koyun ve lastik bir bant ile sarın. Ardından bebeğinizin karyolasının ya da beşiğinin baş ucuna yerleştirin. Bu karışımın yaydığı koku ile bebeğiniz daha rahat nefes alacak ve öksürüğü yumuşayacaktır.

Anne Sütü
Bebekler için öksürük ve bir çok hastalığa şifa olan en iyi besin anne sütüdür. Bildiğiniz gibi vücuttaki enfeksiyonlar ile mücadele eden anne sütü, iyileşme sürecini de hızlandırmakta etkilidir. Özellikle 6 aydan büyük bebekler için anne sütü, grip ve öksürüğe neden olan virüslerle mücadelede oldukça önemlidir. Bebeğiniz hastayken anne sütü içmiyorsa eğer, isterseniz bebeğinizin emme pozisyonunu değiştirip göğsününüzü tutmasına yardımcı olabilirsiniz.

Sıvı Tüketimi
Bol sıvı tüketimi tüm hastalar için ve öksüren bebekler için oldukça önemlidir. O yüzden 6 aydan büyük bebeklerin yeterli miktarda sıvı tüketmesine özen gösterilmelidir. Yine sıvı tüketimi, vücut salgılarının seyreltilmesine ve vücuda giriş yapan mikropların uzaklaştırılmasına yardımcı olur.
Bebeğinizin öksürüğü için;
Bebeklere özel olan oral rehidrasyon çözeltilerini kullanabilirsiniz (doktora danıştıktan sonra).
Daha büyük bebekler ve çocuklar için de, düzenli olarak ılık su tüketimi önemlidir.
1 yaşından büyük olan bebekler için, isterseniz kafeinsiz çay ile balı karıştırıp verebilirsiniz.
Ya da taze sıkılmış meyve suları, sebze çorbaları ve et sularından yapılmış çorbaları da bebeğinize verebilirsiniz.

Önemli İp Uçları
Sevgili ebeveynler üstte yazan yöntemler dışında aşağıdaki yöntemleri de uygulayıp bebeğinizin öksürüğe yakalanma oranını büyük ölçüde düşürebilirsiniz. Bunlar şu şekildedir;
  • Bebeğinizin eğer ateşi de varsa, banyo suyuna elma sirkesi ekleyin veya elma sirkesi-su karışımına batırılmış bez yardımı ile vücudunu silin.
  • Bebeğinizin beslenmesine çok dikkat edin ve besleyici gıdaları tercih edin.
  • Bebeğinizin odasında hava nemlendirici kullanın.
  • Öksüren bebeğinizin burun kanallarını açık tutun.
  • Hava yollarının açık tutulmasını sağlamak amacıyla bebeğinizi sıcak su ile buhar banyosu yaptırın.
  • Bebeğinizin yeterli miktarda uyku uyumasına özen gösterin.
  • Bebeğinizin üşümemesine dikkat edin ve uygun şekilde giydirmeye çalışın.
  • Genel ev temizliğine dikkat edin.
  • Evizide evcil hayvanlarınız varsa,onların bebeğinizin uyuduğu odaya girmesini önleyin.
  • İsterseniz eczaneden alacağınız tuzlu burun spreyi ya da damlaları da kullanabilirsiniz.

Şu unutulmamalıdır ki,uzun süre devam eden öksürük sorununa çözüm bulmak için ilaç tedavisi şarttır. Özellikle 0-3 yaş arası bebeklerde uzun süre devam eden öksürüğün farklı hastalıkların habercisi olabileceği unutulmamalı ve doktor tedavisi ihmal edilmemelidir.

BEBEKLERDE İŞİTME TESTİ NE ZAMAN YAPILIR?

Bebeklerde işitme testi ne zaman yapılır?,İşitme testi nerede yapılır?,Yenidoğan işitme testi,Bebeklerde işitme testi,Bebek işitme taraması,GE,
YENİDOĞAN BEBEKLERDE İŞİTME TESTİ- OAE
QAE ( oto-akustik emisyon)testi yenidoğan bebeklerde işitme testinin en yaygın olarak yapılanıdır. QAE adındaki bu test genellikle bebek uyurken yapılır. Bu işitme testinin yapılmasının bebeğin gelecekteki yaşamı için önemi çok büyüktür. Yeni doğan bir bebeğin doğumundan sonra boy ve kilo ölçümlerinin yanı sıra genel sağlık testleri de yapılır. Bebek hastanedeyken de yapılan rutin testler arasında işitme tarama testi bulunmaktadır.

İşitme Testinin Önemi
İşitme testi yenidoğan bebeklere henüz hastanedeyken yapılır. Ama bazı durumlarda hastanede yapılmama durumu da vardır. Bu yüzden bebeğinize daha sonra da yaptırabileceğiniz işitme tarama testinin önemi bebeğinizin gelecekte süreceği yaşam biçimi açısından büyüktür. Bu test uygulandıktan sonra bebekte işitme sorunu olup olmadığına bakılmaktadır. Eğer yapılan testin sonucunda bebeğinizde işitme sorunun olduğu tespit edilirse, kesin teşhis için uzman doktor tarafından bu sorunla ilgili daha detaylı testler yapılması istenebilir.

Yenidoğan Bebeklerde İşitme Testi Ne Zaman Yapılır?
Herhangi bir sebepten dolayı bebeğinize hastanede bu test yapılmadıysa ya da bebeğiniz hastane dışında doğduysa bu testin sizin tarafınızdan gerçekleştirilmesi gerekir. Genellikle uzmanlarca önerilen en geç bebek ilk 2 ayını doldurmadan önce yapılmalıdır. O yüzden siz ebeveynler bu ilk 2 aylık süreyi aşmadan bebeğinize işitme tarama testi yaptırmalısınız.


İŞİTME TESTİ NASIL YAPILIR?
Bu test bebek uykudayken yapılır. QAE işitme testi yapılırken önce bebeğin dış kulak yolu girişine yerleştirilen bir uçla kulağa ses verilir ve bu sesin geri gelen yansımasıyla ölçülür. Ardından ölçüm sonrasında geri gelen bir yansıma var ise, bebeğin o kulağı "testi geçti, herhangi bir sorun yok ve normal işitiyor” olarak kabul görür. Eğer ölçüm sonrasında geri gelen bir yansıma yok ise bebeğin işitme sorunu olduğu ortaya çıkar. Ardından QAE'den daha kapsamlı olan BERA testi ile sonucun kesinliği saptanmaya çalışılır.

Bera Testi
QAE testinde işitmesinde sorun olduğu düşünülen bebeğe uygulanacak daha kapsamlı bir test vardır. Bu test BERA testidir. Bu test uygulanırken bebeğin bir kulağına "klik" sesi ya da "ton" tarzındaki bir ses verilir. Bu sesler bebeğin kafatası içindeki işitme merkezlerinde oluşturduğu elektriksel yanıtların saptanmasını sağlar. Bera testi OAE testine göre daha kapsamlıdır. Bu test de yine bebekler uykudayken yapılır. Ama tabi uykuda olmayan bebeklere yapılmaktadır. Ayrıca uyuyan bebeklerde sedasyon (refleksler korunarak, derinliği kontrollü olarak ayarlanabilen uyku hali) altında da yapılmaktadır. Uzmanlar tarafından bu testin bebeğe hiçbir zarar vermediği ve canını acıtmadığı belirtilir.

Bebeklerde İşitme Kaybına Yol Açan Riskler
Sevgili ebeveynler bebekleriniz doğduktan sonra da bazı riskler altındadır. Bebeklerde işitme kaybına neden olacak riskler doğum öncesi ve sonrası olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Bebeklerde doğum öncesinde ve anne karnında iken oluşabilecek riskler şöyledir;

  • Annenin hamilelik döneminde geçirdiği ciddi hastalıklar varsa ve bu hadtalıklardan dolayı ilaç kullanımı olduysa,
  • Anne veya babada bulunan genetik işitme kaybı hastalığı varsa,
  • Akraba evliliği varsa doğum öncesinde işitme kaybı riskinden söz edilir.

Yenidoğan bebeklerde doğumdan hemen sonrasındaki döneme ait meydana gelen riskler ise şöyledir;

  • Bebek doğduktan sonra yoğun bakım gerektirdiği durumlar ,
  • Yoğun bakımda mekanik havalandırma gerekliliği (özellikle 5 günden daha uzun süreli),
  • Bebeğin kulağına zarar veren ilaç kullanımı,
  • Bebeğin düşük doğum ağırlığı,
  • Sarılık,
  • Bebeğin erken doğumu (prematüre bebek),
  • İşitme kaybı yaptığı bilinen çoklu hastalıkların varlığı da yine doğum sonrasındaki riskleri belirtir.


Tedavi Yöntemleri
BETA testi sonucunda işitme probleminin olduğu görülen bebeklere, sırasıyla işitme kaybının doğrulanması için ileri testler yapılır. Kesin teşhisin konulması için, önce bebekte işitme kaybı olduğu tespit edilmesi sonrasında bebeğin sesleri duyabilmesini sağlayıcı işitme cihazlarının kullanımı anlatılır ve bu konuda anne baba eğitimleri sağlanır. Tedavi yapılacak yerde bebeğe destek verecek uzman eğitmenlerin bulunması ve zaman içinde gerek görüldüğü takdirde ileri tedavi yöntemlerinin gerçekleştirilmesi gerekir. Bunlar işitme kaybı tedavi süreci aşamaları olarak belirtilir.

Bebeğinizi Test Edin
Sevgili anne ve babalar sizler de yenidoğan bebeğinizi bir kaç uygulama ile test edebilirsiniz. Ama bu testi yapabilmeniz için bebeğinizin en az 3 aylık olması gerekir. Siz de bebeğinizde işitme kaybı olup olmadığını şu sorulara vereceğiniz cevaplarla test edebilirsiniz.
Yenidoğan bebeğiniz;

  • Bebeğiniz ani bir ses duyduğunda sıçrar mı?
  • Bebeğiniz sizin sesinizi tanır mı ve ağlıyorsa sesinizi duyunca susar mı?
  • Siz onunla konuştuğunuzda susar ya da güler mi?
  • Bebeğinizi emzirilirken ses duyduğunda emme davranışını arttırır ya da azaltır mı?

3 Aylıkken;
  • Bebeğiniz memnun olduğunu ifade eden 'agu gugu' gibi sesler çıkarır mı?
  • Bebeğiniz sizi gördüğünde güler mi?
  • Bebeğiniz size farklı ihtiyaçlarını anlatmak için farklı şekillerde ağlar mı?

İŞİTME TESTİ NEREDE YAPILIR?
Sevgili okurlar tüm anne ve babaların kabusu olan işitme sorunu için 'işitme testi nerede yapılır ya da hastanelerin hangi bölümünden randevu alınır? sorusu sıkça sorulan bir sorudur. Bu konuda da size yardımcı olmak isterim.
Yenidoğan bebeğinizin işitme testlerinin yapılması için öncelikle gideceğiniz hastanenin 'ODYOLOJİ' bölümünden randevu almalısınız ve çocuğunuzu randevu saatinde götürüp , sağlıklı bir işitmeye sahip olup olmadığı konusunda muayene ettirebilirsiniz. Odyoloji bölümü günümüzde tüm devlet hastanelerinde bulunmaktadır. Özel hastanelerde ise yine KBB bölümüne bağlı olarak çalışan işitme tarama bölümleri vardır.

BEBEKLERDE AĞLAMA PROBLEMİ İLE BAŞA ÇIKMAK

Ağlayan bebek, Bebeklerde ağlama, Bebekler neden ağlar, Ağlaması durmayan bebek, Kolik bebek, Anne psikolojisi, Yeni anne, GE,
AĞLAYAN BEBEKLERLE BAŞA ÇIKMA YÖNTEMLERİ
Dikkatli olmak mükemmel ebeveyn olmakla ilgili değildir. Daha bilinçli olmak, şu anda var olmak ve açık yürekli olmakla ilgilidir. Farkındalık çocuklarımızın geleceğini şekillendirdiği gibi onların ihtiyaçlarına nasıl cevap verdiğimiz konusunda da büyük farklar yaratıyor.

Bebeğiniz ağladığında strese giriyorsunuz. Fakat bebekler bu şekilde hayatta kalıyor :) Aksi halde bir ihtiyacı olduğunu, sorunu olduğunu, hastalandığını, acıktığını yada uykusuzluk çektiğini bilemeyiz.

Ancak bazı anneler ağlayan bebekleri çok büyük bir stres kaynağı haline getirebilir. Bazı anneler bebekleri ağladığında sanki kabahat işliyormuş gibi onlara sert davranırlar ancak biraz daha dikkatli olup zor zamanlarınızda bile şefkatle yaklaşabilirsiniz. Bu hem siz hem de bebeğiniz için faydalı olacaktır.

Bebeğiniz bir dahaki sefere ağladığında kolayca sorunun üstesinden gelebilmeniz için yapılabilecekler:

ÇEVRENİZDEKİ KOŞULLARA DİKKAT EDİN
Bebeklerimizin ağlamasını her zaman engelleyemeyiz. Fakat onlar gibi düşünmeye çalışarak ağlamaya yol açabilecek koşulları bulabiliriz. Bebeğinizin dünyayı nasıl gördüğünü anlamanız neden ağladığını da anlamanızı sağlayacak ve size yardımcı olacaktır.

Örneğin bebeğinizin giydiği kıyafetler ona ne hissettiriyor?
Bebeğinizi sessiz bir yere götürmenin zamanı gelmiş olabilir mi? Çünkü yoğun ve gürültülü bir ortamda aşırı uyarılmış olabilir mi?

Ayrıca bazı bebekler kundaklanmaya ve vücuda yakın tutulmaya bayılırken bazı bebekler bunlara hiç tahammül edemezler, yani işin sırı empati yapmakta ve bebeğinizi tanımakta.


STRES KAYNAKLARININ FARKINDA OLUN
Bebeğinizi ağlarken dinlemek özellikle de çözüm bulamadığınız durumlarda üzücüdür.

Ama bu bebeğinizden ziyade daha çok sizinle ilgili olabilir. Siz aşırı stresli olduğunuzda bunun bile bebeğinize yansıdığı kanıtlanmış bir gerçektir. Ayrıca bebeğiniz ağladığında onu iyi beslemediğinizi hissetmeniz sizin için büyük bir sıkıntı kaynağı olabilir. Bu yüzden bebeğinizi düzenli emzirediğinizden emin olun.

BEKLENTİLERİNİZİ GÖZDEN GEÇİRİN
Bazen her zaman ağlayan sadece sizin bebeğinizmiş gibi hissedebilirsiniz. Ya da bu ikinci çocuğunuzsa neden ilk çocuğunuzdan daha fazla ağladığını anlayamayabilirsiniz.

Beklentilerinizi gözden geçirin. Bebeğinizin başka biri gibi davranmasını beklemeniz hayal kırıklığı veya öfke yaşamanıza neden olur, farkındalık önemlidir.
Bebeğinizin farklı bir insan olduğunu dolayısı ile farklı davranabileceğini kabullenin ve çözüm yollarını düşünün. En basit örneği anne sütünün annenin yediklerine bağlı olarak farklı tatlara sahip olduğunu söylemiştik. Örneğin bazı bebekler anne sütüne bayılırken bazılarının alerjisi bile olabilir.

TÜM BEBEKLER AĞLAR
İlk dokuz ay neredeyse dördüncü üç aylık dönem gibidir. İçeriden dışarıya doğru gerçekleşen büyük bir değişimi içerir. Bu yüzden bebeklerin ağlaması normaldir, bunu böyle kabul edip kendinizi psikolojik olarak yıpratmamanız gerekir.

Bebeğinizin neden ağladığını anlamış olsanız bile bu konuda her zaman yapabileceğiniz bir şey olmayabilir. Örneğin bebeğiniz altının değişmesinden nefret ediyor ve bezini değiştirdiğinizde ağlıyor diye gergin ve endişeli mi olacaksınız? Doğru olan ağlayacağını kabullenip sakinleşmek, vücudunuzu rahatlatmak ve bebeğinizle empati kurmaktır.

BİRAZ NEZAKET
Bebekler her zaman bir sebepten ağlarlar fakat bunun nedenini her zaman anlamak mümkün değildir. Eğer onu rahatlatamaz ve ağlamasını durduramazsanız başarısız olmuş gibi hissedebilirsiniz.

Neden ağladığını ve yaptığınız hiçbir şeyin işe yaramadığını anlayamıyorsanız biraz nezaket göstermeyi deneyin. Onu tutun ve bebek olmanın nasıl bir his olduğunu hayal etmeye çalışın. Henüz konuşamıyorsanız ve neye sinirlendiğinizi bile bilmiyorsanız ne isteyebilirsiniz? Muhtemelen şefkatle tutulmak istersiniz.

DENEYİMLEYİN
Bebeğinizi yatıştırmak için farklı yollar deneyin ve bu yolların ona ne yararı olduğunu bulun. Rahminizde duyduğu gibi boğucu bir sesi yeniden yaratmaya çalışırsanız bu onu rahatlatabilir. Bazı bebeklerin arabadaki bir yolculukta, bazılarının elektrikli süpürgenin sesiyle uyuduğu görülürken bazılarının ise size şarkı söylemeyi tercih ettiği görülür :) Konuyla ilgili olarak Kolik Bebek adlı makalemize bakmak isteyebilirsiniz.

Ancak bugün işe yarayan yöntemi unutmayın, bu yöntem belki yarın hatta bir sonraki an bile tekrar işe yaramayabilir ama yinede şu anda size yardımcı olan yöntemlere açık olun.

ÇOCUĞUNUZUN UYKU HORMONUNU ARTTIRMANIN YOLLARI

5 yaş uyku problemi, Çocuklarda uyku, Bebek uyutma, Çocuklarda uyku, Bebeklerde uyku, Çocuğum uyumuyor, Çocuğum geç saatlere kadar ayakta, GE, Çocuklarda uykusuzluk,
ÇOCUKLARDA UYKU PROBLEMİ
Eğer çocuğunuzu yatırmadan önce sinir krizi geçiriyorsanız ve çocuğunuz normal uyku saatlerinde uyumuyorsa bunun nedeni çocuğunuzun vücut saatinin dengesiz olması yada farklı zamanlara ayarlı olması olabilir. Çocuğunuzun uyuması 30 dakikadan fazla sürüyorsa bunun nedeni vücudun iç saatinin yatma zamanının farkında olmadığını açıkça ortadadır, her şey beyinde başlayıp biter, bunlardan biri de uykudur.

Bazı uzmanlara göre çocuğunuzun vücut saatinin çalışma şekli kısmen genetiğe bile bağlı olabilir. Yani bazılarımız "sabah insanı" olma eğiliminde iken bazılarımız da"gece kuşları" olma eğilimindeyizdir. Ama gece kuşları bile uykusuz kaldıkları için düşen başlarını ayakta tutmak için mücadele ederler :) Uyku hissi beynimizin içindeki hücrelerin derinliklerinde melatonin adlı bir hormon tarafından düzenlenir.

UYKU BİLİMİ
Melatonin gün içindeki durumu şöyledir:
Gündüzleri bu hormonun seviyesi düşük iken akşamları artar, geceleri ise melatonin hormonu zirvededir.

Melatonin seviyelerimiz uyumaya başlamadan yaklaşık iki saat önce yükselmeye başlar ve bu iki saat dolduğunda 'uyku penceremiz' açılır ve ya uyuruz yada düşen başımızı kaldırmaya veya kapanan gözümüzü açık tutmaya çalışırız.

Çocuklarda uyku en önemli şeylerden biridir, dolayısı ile önemsenmeyecek bir durum değildir. İyi haber şu ki birkaç basit adımda çocuğunuzun melatonin üretimini en üst düzeye çıkararak onun daha kolay ve düzenli uyumasına, uykulu hissetmesine yardımcı olabilirsiniz. En başta doğal ışığa maruz kalmak vücut saatinin gündüz uyanık kalmasına ve geceleri aktif hale gelmesine yardımcı oluyor, bu nedenle eğer düzensiz uyuyan bir çocuğunuz var ise amacınız gündüzleri çocuğunuzun mümkün olduğunca ışığı görmesini sağlamak olmalı.


ÇOCUĞUNUZUN UYKU HORMONUNU ARTTIRMANIN YOLLARI

PERDELERİ AÇIN
Uyandığında perdelerini açtığınızdan emin olun. Gökyüzüne bakarak zaman geçirebileceği oyunları oynayın ve bu oyunu eğlenceli hale getirmek için onu bulutlarda şekiller bulmaya, uçak saymaya ya da farklı kuşları görüp size göstermeye teşvik edin.

DIŞARI ÇIKIN
Her sabah dışarı çıkmaya hazır olmak adına yarışa girmeye hazırlanın. Gün ışığını görebilmesini  maksimuma çıkarmak için bahçede veya parkta beş dakikalık gezintiye çıkın.

ÖĞLE YEMEĞİNİ TEKRAR DÜŞÜNÜN
Özellikle sabahları karanlık olan kış mevsiminde öğle yemeği düzeninizi değiştirmek ve öğle yemeğinden önce beş dakika kadar dışarı çıkmak her şeyi değiştirebilir. Bunun uzun bir süre olması bile gerekmiyor, yakınınızdaki bir alana kadar yürüyüp geri dönmek bile yeterlidir.

AÇIK HAVADA OYUN OYNATAN BİR KREŞ SEÇİN
Çocuk yuvalarını ziyaret ederken sorulması gereken önemli bir soru çocuğunuzun dışarıda ne kadar zaman geçireceğidir. Dışarıda oynamak için dış mekânları olan ve buna zaman ayıran bir kreş bulduğunuzdan emin olun. Çünkü uyku hormonu söz konusu olduğunda gün ışığı ve iç mekanlardan çok daha etkilidir.

AYARLANABİLİR IŞIK KULLANIN
Ayarlanabilir ışık kullanmak ve çocuğunuzun uyku vaktinin yaklaştığı sırada ışığın yoğunluğunu azaltmak da uyku hormonunun artmasını sağlayarak çocuklarda uyku probleminin önüne geçmenize yardım edecektir. Bu uygulama ile loş ışık çocuğunuzun daha kolay uyumasına yardımcı olabilir. Eğer çocuğunuzun bulunduğu odada zaten loş bir ışık var ise (diğer odalardan, koridordan gelen ışık vb.) ilaveten ayarlanabilir ışık kullanmak gerekmeyebilir.

ÖYKÜLER ANLATIN
Çocuğunuzun uyku saatinden 90 dakika önce TV izlemesine veya iPad, cep telefonu gibi cihazlardan müzik dinlemesine izin vermeyin. Yani bebek uyutma videoları gibi arayışlarda bulunmayın. Bu cihazların güçlü ışıkları uyanıklığı arttırarak uyku üzerinde büyük olumsuz etkilere neden oluyor. Çocuğunuzun uyku hissini bozmadan hafif tonlarca anlatılacak bir masal gevşemesine ve uyumasına yardımcı olacaktır. Eğer çocuk değil de bebek ise ninni söyleyebilir yada bebekleri rahatlatan müzikler çalarak uyumalarına yardımcı olabilirsiniz.

AKŞAM YEMEĞİNDE BİR BARDAK SÜT VERİN
Çocuğunuza akşam yemeği ile birlikte meyve suyu yerine bir bardak süt verin. Tavuk, hindi ve fasulyenin yanı sıra sütte de triptofan adı verilen bir amino asit vardır ve bu aminoasit uykuya neden olan melatoninin yapılışında kullanır.

BEBEKLERİN KAFASINDAKİ KONAK NASIL GEÇER?

Bebeklerde konak, Bebeklerde konak ne zaman geçer?, Bebeklerin kafasındaki konak nasıl geçer?, GE, Konak belirtileri, Konak neden oluşur?, Saç derisinde pullanma, Yenidoğan konak,
BEBEKLERDE KONAK
Konak Nedir? Bebeklerde Konak Belirtileri ve Nedenleri Nelerdir?
Yeni doğan bebeklerin başında,saç derisinde pullanma olarak görülen konak endişe edilecek bir hastalık değildir. Anne ve babalar konak oluştuğu zaman bebeklerine iyi bakmadıklarını, temizliğini iyi yapmadıklarını düşünürler. Ama yenidoğan konak bakım eksikliği, yanlış temizlik gibi sebeplerle oluşmaz. Tıbben konak oluşumunun uzmanlar tarafında kabul görmüş nedeni hormonal faktörlerdir.

Öncelikle konak bebeklerin kafa derisinde kahverengi kabuklaşmanın olması ile görülür. Tıbben konağın oluşma nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte genetik faktörler, alerjik yatkınlık, bebeğin anneden aldığı hormonlar, annenin beslenmesi gibi faktörler konak oluşumuna sebebiyet verebilmektedir. Bebeğin anneden almış olduğu hormonlar bebeğin yağ üreten bezlerinin aşırı derecede çalışmasına neden olabilmektedir. Bu da bebekte konak sorununu tetikleyebilmektedir.

Bebeklerde konak özellikle yağ bezlerinin aşırı çalışması ve yenidoğan bebeğin cildinde keratin tabakasının henüz gelişmemesi sonucu meydana gelir. Genellikle bu sorun bebek 3-6 aylık olduğunda ortadan kaybolur. Korkulacak bir durum olmadığı gibi konak kendi kendine de geçebilmektedir.Ayrıca bebeğe rahatsızlık ya da acı da vermez.

Sevgili ebeveynler bebeğinizde konak olup olmadığını kolaylıkla anlayabilirsiniz. Konak oluşmuş bir kafada saç derisine pullanma ve bununla birlikte deride pul pul döküntüler vardır. Bu döküntüler genellikle sarı ya da kahverengi görünümünde kepek gibidir. Buna ek olarak ciltte hafif kızarıklık vardır ve pul pul olmuş kısımda aşırı yağlanma da görülür.


Bebeklerde konak yaygın bir cilt sorunudur. Yenidoğan konak tıpta seboreik dermatit olarak da geçmektedir. Kafa derisinde oluşan bu kabuklaşma bazen alın bölgesine ve vücudun diğer bölümlerine de yayılabilir ve döküntüye yol açabilir. Ama genelde saçlı deride görülür. Bunun dışında bebeğin kulakları, kaşları, kirpikleri ve hatta koltuk altında bile görülebilir.

Bebeklerde Konak Ne Zaman Geçer?
Bu sorun genellikle bebekler bir kaç aylıkken ortaya çıkar ve en geç 2 yaşına yaklaşırken geçer. Çoğunlukla da 6 aya kadar veya 1 yaşına kadar kendiliğinden geçmiş olur. Genelde bebeği rahatsız eden bir durumu yoktur.
Eğer bebeğiniz konaktan dolayı kendini huzursuz hissediyorsa, kafa derisinden sıvı geliyorsa ve bu 5 güne kadar geçmiyorsa bu durumda hekiminizi arayıp danışmanız gerekir.

Bebekte Konak Sorunu İyileşmezse Ne Yapmak Gerekir?
Eğer bebeğinizdeki konak geçmiyorsa kafasında oluşan bir enfeksiyon durumu veya mantar olabilir. Eğer enfeksiyon durumu varsa ve konaklı yerlerde sıvı oluşumu gözleniyorsa hekime göstermeniz gerekir. Bu tür durumlarda da genellikle hekim tarafından bir krem önerilir. Özellikle kafasında ve vücudunda konak oluşumu olan bebeklerin bulunduğu ortamın da çok sıcak olmaması gerekir.
Bebeğinizde konak oluştuğunda aşağıdaki durumlar söz konusu ise bebeğinizi hekime gösterebilirsiniz.
  • Eğer bebeğinizde ilk kez konak sorunu ile karşılaşıyorsanız, bu durumda ilk olarak bebeğinizi hekime göstermeniz daha doğru olacaktır.
  • Konak sorununa yol açan enfeksiyon bebeğinizin saçlarında değil de başka bir yerinde ise,
  • Evde uyguladığınız konak tedavileri işe yaramadıysa ,
  • Deri döküntüleri geçmezse, daha da kötüleşirse ve vücudun diğer yerlerine dağılırsa,
  • Deri döküntülerinin bebeğinizde saç dökülmelerine ve kaşıntıya neden olması,
  • Bebeğin kafa derisinde veya konak oluşan bölgede enfeksiyonun ilerleyerek kızarıklık ve irin türü akıntıya neden olması,
  • Bebeğinizin bağışıklık sistemi zayıfsa,
  • Yaşanan enfeksiyonel durum bebeğinizin kilo almasını engelliyor veya yavaşlatıyorsa bu durumlarda doktorunuza danışmanızda fayda vardır.

Bebeklerin Kafasındaki Konak Nasıl Geçer?
Yenidoğan konak vakalarının çoğu için herhangi bir tedavi gerekmemektedir. Çoğu kendiliğinden geçmektedir. Ancak bir anne olarak siz de bebeğinizin kafa derisinde oluşan konak benzeri deri döküntülerini kolaylıkla temizleyebilirsiniz. Bunun için de öncelikle bebeğinizin saçlarını günde 1 defa şampuanla yıkayarak ve yıkama esnasında parmaklarınızla nazikçe masaj yaparak kafasındaki deri döküntülerini temizleyebilirsiniz. Yıkarken de yumuşak bir tarak veya fırça kullanmaya özen gösterin. Bu kafasını temizlemenizi kolaylaştırır.
Eğer bebeğinizin kafasındaki konağı temizlerken zorlanıyorsanız veya kolay gitmiyorsa az miktarda mineral yağı kullanabilirsiniz. Ancak zeytinyağı kullanmaktan kaçınmalısınız. Ardından yıkama sonrasında temiz yumuşak bir fırçayla bebeğinizin saçlarını tarayarak kafasındaki deri döküntülerini temizleyebilirsiniz.

Bebeğinizin saçlarını düzenli olarak şampuanlamanız fayda etmediyse bebeğinizin hekimine danışmanızda fayda vardır. Hekiminiz size reçetesiz bir ilaç veya kepek şampuanı verebilir. Aslında bu şampuanlar kepek ve konak gibi sorunlar için özel olarak yapılmıştır ve içlerinde salisilik asit, kömür katranı,çinko,selenyum ve ketokonazol gibi maddeler bulunur. Bu maddeler de bebeğinizin kafasındaki deri döküntülerini tedavi etmeye yardımcı olmaktadır. Günümüzde bu şampuanların daha güçlü formlar da vardır  ama bunlar reçeteli olarak verilmektedir. Bebeğinizde oluşan bu konak sorunu  bir defa gittikten sonra tekrar çıkabilir bu ihtimali de vardır. Bu sebeple zaman zaman bebeğinizin saç derisini ve saçlarını kontrol etmenizde fayda vardır.


Bebeklerde Konak Nasıl Temizlenir?
Bebeğin cildinin konaktan temizlenmesi için yapılacaklar:
  • Bebeğinizi yıkamadan önce ısıtılmış olan zeytinyağı ile başını ovun ve yarım saat boyunca  bebeğinizin başında zeytinyağını bekletin.
  • Zeytinyağı sayesinde bebeğinizin saç derisi yumuşayacaktır. Ardından bebek tarağı ile saçlarını yavaşça tarayın ve pulların dökülmesini sağlayın. Sonrasında bebeğinizin banyosunu yaptırabilirsiniz.
  • Konak için zeytinyağı yerine bebe yağı da kullanabilirsiniz.
  • Bu konuda bir başka yöntem de karbonat ve zeytinyağı ya da karbonatlı su karışımıdır. Bebeğinizin başına bu karışımı sürün ve yukarıda anlatılan işlemleri yapın.
  • İlk uygulamadan sonra konağın hemen ortadan kaybolmasını beklemeyin. Bu uygulamalardan yapılan birkaç tekrarda bebekte oluşan konak ancak temizlenecektir.
  • İsterseniz konak temizliği için kullanılan şampuanları temin ederek de bebeğinizin derisini konaktan arındırabilirsiniz.
  • Banyo esnasında bebeğinizin kafa derisini yumuşatmadan konak temizliği yapmayın. Eğer direk konakları temizlemeye kalkarsanız yapacağınız bu hareket zaten hassas olan kafa derisine daha çok zarar verecek ve bebeğinizin canını yakacaktır.
  • Kafada pul pul olmuş deriyi kesinlikle kazımayın.
  • Bebeğinizin saçında tarak kullanırken yavaş hareket edin. Bunun için bebek tarağı ya da yumuşak bir fırça kullanmaya özen gösterin.
  • Konak geçene kadar bebeğinizi her gün rahatlıkla yıkayabilirsiniz. Eğer pullanma azalırsa ya da konak temizlenirse banyo sayısını haftada 2-3 sefere düşürebilirsiniz.
  • Özellikle konak önleyici şampuanları kullanmaya özen gösterin. Bunun için de doktorunuza danışmayı unutmayın.

Bebeklerde Konak İçin Evde Uygulayabileceğiniz Doğal Tedaviler
Bebeğinizdeki konak sorununun tedavisi için evde aşağıdaki doğal çözümleri uygulamayı deneyebilirsiniz.
  • Bebeğin kafa derisindeki kabuklar bebek yağıyla ovularak yumuşatılabilir. Yumuşattıktan sonra da bebek yağı kafada en fazla 24 saate kadar bekletilmelidir. Sonra yine arkaya doğru ovma yaparak yumuşayan kabuklar kabartın. Kabaran bu kabukları bol suyla yıkayarak tamamen deriden atabilirsiniz.
  • Öncelikle konağın iyileşmesi için konak görülen yerlerin sık sık yıkanması ve bebeğe banyo yaptırılması gerekir.
  • Bebeğinizin saçlarını bol bol şampuanlayın. Çünkü şampuanlama bebeklerdeki konak sorununun çözümünde en etkili yoldur. Kafasını düzenli ve iyi bir şekilde şampuanladığınızda bebeğinizin saçlarındaki döküntüleri iyi temizleyebilir ve yok edebilirsiniz.
  • Konak için hindistan cevizi yağı da kullanabilirsiniz. Bebeğiniz saçlarına gece vakti biraz hindistan cevizi yağı dökün ve sabah bebeğinizin saç fırçasıyla tarayarak kafasındaki deri döküntülerini atın.
  • Bebeğinizin saçlarındaki deri döküntülerini daha etkin temizlemek için ince dişli bir tarak kullanmalısınız. Ancak bunu kullanırken beraberinde biraz da yağ kullanın. Ancak bu şekilde kafasındaki deri döküntülerini daha kolay ve hızlı söküp atabilirsiniz.
  • Ayrıca bu rahatsızlık için shea yağı kullanabilirsiniz. Bebeğinizde oluşan konak sorunu için bir de shea yağını deneyebilirsiniz. Uygularken biraz shea yağını saçlarına döktükten sonra tarakla yavaşça tarayarak döküntüleri atın. Faydasını göreceksinizdir.